hakaret hareket hakkaniyetyanlış anlaşılmalar kuşağı söz kendine zalim dudaklarına dokunuyor en başı ısırıklar kan tadı arzulayan çekimde hangimiz kaldırabilir ılık kış uykusunu soğuk ininden pişmiş çamura kalan dil yabancısı ayak izlerini görünürlüğü silinen mor tenli sabah hepimizin ölüleri var yaşatım çabaları yaşam ağacını omurgasını tabutlara veren ben onu daha üzemem örneğin hışırtılı düşüncenin yapraklarından süzülen aleni bir tesettür bu çıplaklık gri diyalogların ardından gök giyinmeyi uman el baskılı göğüsler konuşmaları yırtılan yürümeler güneşli koşuşturmaları çoğumuz gömdü içinin derin toprağına kutsal sınırlar ve kutsanmış konuşmacılar konuşlandığın zemin önemli işaret parmağımı cümlesizliğine uzattığım kuyu daha olacaklar kimseyi üzemez ki |