Dağ'a Şükran ve DuaEy ömrünce yaratana, diz çöküp yakaran dağ, Ey taşlaşmış sinesinden, gözyaşı çıkaran dağ, Nice nice mahlûkatı, koynunda besleyensin, Mücevher taşları gibi, dünyayı süsleyen sin. Bilirim başın dumanlı, bulutlara değersin, Lakin asla mağrurlanma; yola boyun eğersin. Sana ağır gelen yükü taşıyorum bilesin, Ben insanım, sen yükümün önünde eğilesin. Beni “Eşref-i Mahlûkat yaratmış ol yaradan, Sana sevgim ve hürmetim, dolayı ta Hiradan. Ey hicrette peygamberi, bağrında saklayan dağ, Ey ümmetin bahtını, bi iznillâh aklayan dağ; O günden meftun olduğum, bir kutlu silsilesin, Bahtımızı güldürdün ya, ilelebet gülesin. Meftunum, huzur da hep diz çökmüş durursun diye, Medine’de Uhut’sun, Mekke’de Nursun diye, Rasül’ün izi var diye, toprağına taşına, Ağ ören örümceğine, yuva yapan kuşuna. Varsam bin salât ile gezsem yamaçlarını, Yüz sürsem toprağına, koklasam taşlarını, Sana şükran ve dualar, rabbim baş eğdirmesin, Kıymetin hiç eksilmesin, hoyrat el değdirmesin. Süleyman ŞEN Meftun: Tutkun, vurgun, gönül vermiş. Silsile: 1- Zincir gibi bir sıra halinde uzayan şeylerin tümü. 2- Çok eskiye uzanan soy sop. Ümmet: Bir peygambere inananların meydana getirdiği topluluk, cemaat. Şükran: Görülen bir iyiliğe karşı duyulan iç yükümü, minnettarlık. Eşrefi-mahlûkat: Yaratılanların en şereflisi. İlelebet: Sonu gelmemecesine, sonsuzluğa kadar. |
Kalemin susmasın
_____________________________Selamlar