8
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
1306
Okunma
Göğsüme seslenir gibi
uyanıyorum bu sabah
İçimde ağlayan
bir kız çocuğunu yokluyorum.
Bulutunu kaybetmiş
bir yağmur damlası
süzülüyor sessizce yanağımdan.
Ve yağdırana ulaşmak istiyorum.
Saate bakıyorum beşi geçmiş çoktan
geç kaldım diyorum kendime
Neydi geç kaldığım ;
Ecelin gölgesine ışık tutmak mı..?
Sıvası dökülmüş bir tavana bakıp
hayal etmek mi güneşli günleri...?
Umutların buz kestiği oda da
Korkunç ağrılar çekerek
yeniden doğurabilmek mi
boynu gururdan kırılmış sevdayı.
Doğrulmadan
doğurmak istemiyorum bir daha
Ulaşsa da gözlerim
uykusuzluk gamına
Duymak istemiyorum
maşukun yalanlarını.
Dönmeliyim yürek yurduma
sarılmalıyım kumsalıma
çakıl taşlarıma.
Olgunlaşır belki yüzüm
güneşten karardıkça.
Çatlar belki de
rüzgardan yalnız kalan ellerim
Silerim yine akan burnumu
yeni bir oyunla
Açarım kollarımı iki yana
’’Kocamannn severim ’’yine çocukça.
Küçülse de beynim
büyüsü de özlemim
Yeter ki; Vazgeç tuşu silinmesin
diyebilirim belki de arsızca...!
Ferdaca