Düşe Kalka...
ömrümüz hep
beklemek ve gitmekle geçti, doğmuşuz bir kere yapacağımız başka bir şey de yok, tren beklersin otobüs beklersin sevdanı beklersin gitmenin arifesinde, git git git bitmek bilmez ne yol nede umut, çakılıp kalmışız bir kere çercevesine kimi kader der kimi şans, kimi de boş ver gitsin, yani bir nevi fani imtihan ertesine imtihan mükafatları göz kamaştıran içlerimizi hoplatan kabulümüz sorgusuz sualsız, hasretimize özlem arayıp bulamadıklarımıza teselli zemzem suyunla yıkanmış, neyleriz insanız işte tüm hata ve doğrularımızla birisine günah diğerine sevapta denilen, bilmezler mi ki aslında hepsi içimizde ya asılmış yada bir kuş gibi azad edilmiş bir tek eksiğimiz farkına varmak ona tutunmak düşsekte bir gün bir yaprak gibi yele karışıp kaybolsakta, unutmayalım ki hiç bir zaman gittiğimize değsin beklediğimize de ona keza, nasıl mı mesela severek mesela belki de sevilerek pastaya çilek misali, bunu bugünden biliyorsak kim beklemez ki kim gitmez ki koşarak acaba bugünden tezi yok deyip düşe kalka seke seke olsa da... (Berlin,27.03.2018) Talat Özgen |