Perçemi SürgünUğuldar divane aklım asılı deftere Mayası tutunca avucuma yatan hüznün K’atlayıp sırdaşlığı sardı yünlere bir kere Sırrın döktü ayran gönlüm tasından Açıldıkça ardıma gıcırdayan dünya kapısı Buz grisi terini silkeleyen bulut Üşür aynaya rengin kıran güneşte Yoğurur toprağı hayırla rahmet damlası Yorar hayra yırtık kalpleri diktiğinde terzi Kazmak geliyor karanlığını aklımın Acıtılınca kıble-i hakikat Kırk kilitle secdeye sadık yer gök Eşiğine kurulmuş yalan alemi cümle kapının Eritir kulpun demirden anahtarla Külüne gizlenir kağıt ağlar beyaz leke Yarı beline kadar devlete batmış şairim Devretti örülmüş hesabım şaşkın terazi Sarığından sızgın geçmeyenleri yazar kâtip Derime üşüşen sarmaşık kayyuma Köle rahminde kayıp perçemi sürgün Şiir uslandırsın ki çalkantıyla Çıtlasın harf devrimleri kibrinden Rüzgâr uyur mendilinde karaağacın Köpürdüğünde gün görmeyen zaman Çatlar toprak yükün indiren ayaklara |