bir adanın sonu
yükleriniz ağır saçlarımızı taşıyan rüzgarlı tabutlar
-beni gömmeden dua edemem karalı avuçlar çağırınca dudaklarını zor değil karalanır aş taşıyanı kara taşlar kuşlar gagalarında dağ taşır mı- sorarsın öylesine diğerine taşırırır mı nehir nefesini çöle kumral bir göz acıması yüzünüze dokunan bir gecenin derisinden daha soyunursun daha yaşanır ve ölünür ne çıkar bir kentin yağmurlu dansı daha eklenir kutsallığı emilmiş ganimete -inatlaşmak iyi değil uzayan gölgeler öncesi toprağına suyuna helalleşmek sen sensen o oysa kim kazıp çıkaracak göğüslerden pas bağlamış nefreti . |