HADİ KAPTAN VAKİT TAMAMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bu hayatta en çok kimi sevdin deseler
önce kendimi gösteririm buna örnek sonra beyaz atlara binip giden o güzel insanları içtenliğimi samimiyetimi dürüstlüğümü sevgi dolu yüreğimi sağlam güvenilir karakterimi İnce ruhumu yoğun duygusallığımı en ağır işkencelere maruz kalsam da asla elden bırakmayacağım cesaretim ve inandığım ideallere adadığım uzun yıllarımı seviyorum burada yazıp çizdiklerimi de kendime adıyorum yoksa amel defterinin durağı olmuş bu defterde ne işim olabilir ki benim bu şiir de en sevdiklerimden biridir... Hadi Abbas vakit tamam dediği gibi Tarancı’nın, ne zaman ayrılacağız bu limandan diyordun ya sen de geldi zamanı işte geç dümenin başına kaptan çok oyalandık bu limanda farkındaysan… bir insanın yaptığı iş kendine yakışmalı sen de öyle bir kalkış yap ki en yakışıklısından olsun kaptan! öyle şamatalı süslü püslü bir veda olmasın aman… ağır ağır al demiri incitme korkutma o minicik balık sürülerini yıllardır içimde ukde kalan öyle görkemli çal ki o boğuk düdüğünü hüzzamdan olsun makamı bir an zaman dursun bütün kötülüklere günahlara tövbe etsin insanların tamamı... nesli tükenmiş efsanevi şiirsel martılar ki bu sesle can bulsun yeniden… ve Can Yücel; Aşk yok memlekette gayrı Cemal Süreya gideli beri, derken Cemal Süreya’nın; Yalnız aşkı vardır aşkı olanın, sözlerine öykünüp aşk ve özlem çığlıkları atsınlar hep bir dilden yolcu etmeye kimseler gelmesin isterim ben iki damla göz yaşıyla da olsa ıslanmasın lavanta kokulu keten mendiller bizim birimizden başka kimimiz var ki zaten… eskiden ne güzeldi gemilerin kaptanları be kaptan! vapurları beklettikleri bile olurdu aşina oldukları yolcuyu göremediklerinde özellikle boğaz iskelelerinde… o kadar da güzeldi yolcular kadınlı erkekli ve çocuklar da tabi… ellerinde gazeteler kitaplar usuldan dostça sohbetler o insan kokan insanları çok özlüyorum ben kaptan... Cemal Süreya’nın şu sözlerini duymamış olabilirsin belki; Kadıköy’ü dolaşırken mutlaka ceketimi iliklerdim. Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya rastlarım diye. onun bu sözleri, hem şaire hem şiire ve hem yaşadığı semte olan saygı ve sevgisinin açık ve zarif bir ifadesi değil midir sence de kaptan… koca çınar Fazıl Hüsnü Dağlarca ise; Ben en temiz elbiselerimle başlarım yeni bir şiire. Bir şairin şiire saygısının, şairin şaire saygısından anlarım. dediği sözleri, Cemal Süreyra’nın tavrındaki yerindeliği güzelliği ve duyarlılığı bir kez daha anlamlaştırmıyor mu ne dersin kaptan… Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın; Ben İstanbul’un birçok yerinde ikamet ettim. Gezdim, gördüm yaşadım. Ama en çok Kadıköy’ü sevdim. Tabi Kadıköy eskiden bir başka güzeldi. Güzellik sergisiydi; çirkin kadın, çirkin adam, çirkin çocuk yoktu. Ya da biz görmezdik. Kadıköy’e Moda’ya çıktığımız zaman üstümüze başımıza ayrı bir özenirdik. Kadıköy’ün kadınları hep güzel kokardı. Moda’da şık hanımlar gezerken yanlarına yanaşır koklardım. yalnız onlar mı güzel kokardı sanırsın kaptan… bir zamanlar bir röportajda okumuştum İstanbul’un ünlü kadın simsarının şu sözlerini; eskiden bu kadınlar mis gibi sabun kokardı öyle mahcup görünürlerdi ki hiç anlaşılmazdı bu işi yaptıkları… çok uzattım ben bu demir alma işini bana kalırsa sessiz sedasız bir veda idi niyetim oysa… tiril tiril bembeyaz kaptan kıyafetini giymelisin başında şapkan olmalı mutlaka hadi geç dümeninin başına çıkalım bu meçhul yolculuğa onca kirlenmişliklerden zehir zemberek acılardan başsız başsız insanlardan ruhsuz yaratılmışlardan kurtaralım kendimizi basıp gidelim bir an önce buralardan… ufuk çizgisine doğru yol alsın rotan hiçbir limana uğramadan ne olur kaptan... seyir defterini muntazam tut ki zamanlardan bir zamanın hayatlardan bir hayatın eline geçmeyeceği ne malum bir tsunami kıyametinde… samimi içten yalın ve anlaşılır olsun cümleler hadi Kaptan iyi seyirler… |
ne söylediği nereye gittiği
beli olmalı ki sözlerin
zevkle okunmalı
okuyucusunu doyurmalı