YİTİRDİK, İÇİMİZDEKİ O GÜZELİM İNSANIDönüp, bir geldiğimiz yere bakıyorum Bir de durup eğlendiğimiz noktaya Işıklar getirmiştik avuçlarımızda Umutlar, hiç bitmeyen Tebessümlerimiz vardı ışıl ışıl Gözlerimizin bebeğinde parlayan Mutluluklarımız, paylaştıkça azalmayan Hüzünlerimiz, paylaşınca yok olan Heveslerimiz vardı, eskimez Gayretlerimiz vardı, yorulmak nedir bilmeyen Alnımızdan akan terler ile ıslanan Ne verir isen misliyle mukabele eden Toprağımız, yoluna can adanan Suyumuz, bulanmamış Havamız, sevgilinin bakışları kadar berrak İnsanımız vardı önyargısız, temiz duygularla bezeli Karasına, sarısına, beyazına bakmadan Severdi her biri diğerini Kaygılarımız ortak Kavgalarımız omuz omuza Türkülerimiz vardı hep bir ağızdan söylenen Diken batsa herhangi birisinin eline Aynı yerden kanardı cümlemizin yarası Bize mahsustu, vicdan ve merhametin duygusu Bir kelebek takılsa bir çalının dalına Bir minicik kuş yavrusu, yuvadan Düşse bir yaprak dalından Bir karınca şaşırmışsa yolunu Yoksul, yoksun ve imkansız kulun derdine Kışa hazır olmayan ağustos böceğinin bile hüznüne Üzülürdük hesapsız El verir, omuz verirdik Bölüşürdük çıkınımızda ne varsa İnsandık, hem de adamakıllı insandık o zamanlar Parmakla gösterilirdi Dost, yaren, komşu, arkadaş, tanış anlayışımız Emsalsiz kılardı cümlemizi bu kimlik Ne var ki dönüşerek!! değiştik!! zamanla Aşındı kimi hasletlerimiz Bir acaip huylar edindik Baktığımızda aynaya Kendimize bile tanış çıkamıyoruz artık Tutunamadık, bulunduğumuz o müstesna yerlere Geçin, bir yaprağı, kelebeği, kuş yavrusunu Karınca, ağustos böceğini Bir insan zulme uğrasa Bir talihsizlik geliverse başına Ya da kaybetse hayatını Ahlakı ecüş bücüş paketlerde bir çukura atarak Hezeyanlar yaşar olduk Ne idüğü belirsiz bir mutluluk duygusuyla İzansız… Yitirdik, içimizdeki o güzelim insanı… Kirlenerek, hesapsız.. 14.03.2018 |