Bir yol masalı...aynı trenin yolcusuydular.. aynı kompartımanda yan yana iki kişi, demir tekerlekler dönmeye başladığında. pencereyle çevrelenmiş sinema perdesi gibi camdan aynı filmi izlemeye başladılar. şehirden çıkıncaya kadar camdan su gibi akan sokaklar evler evler yürüyen insanlar ve talaşla koşuşan köpekler kediler ve oynaşan çocuklar yaşlı olanın düşüncesinde perdede hızla akan hayat; diğerininse aynı manzarada düşünde gideceği yerde kuracağı yeni bir hayat. Şehir bittiğinde sırayla geçmeye başladığında perdeden denizler dağlar ve ormanlar, yaşlı olanın içinde acıtan bir sızı ve dağlarda bir kuş olmak düşünde ve ellerine geride kalmış bir mevsimden damlayan iki ılık yaş. diğerininse aynı manzarada gözünde mavi gökyüzü... enginde gemiler... yeni kentlerde umuda yolculuk biraz daha ilerlediğinde zaman bir merhabayla birbirlerine uzatıp ellerini ve isimlerini söyleyip, yol arkadaşı oldular. Sonra koyu bir sohbete daldılar özellikle de birbirlerine yaşamdan söz edip, aynı perdede aynı anda açılan ve kapanan kapılarla izledikleri farklı filimleri anlattılar. böylece şimdi ikisi de biraz daha rahattılar. daha da ilerleyince saatler gözler kapandı ve her ikisi de diğerinin anlattığı filmi unutup, kendi rüyalarına daldılar. kaç istasyon geçtiler bilinmez. yaşlı olan uyandığında, inmiş olduğunu fark etti arkadaşının yeni yaşam istasyonunda. o devam etti yoluna son istasyona doğru ve nerde indiğini kimse bilmedi kendinden başka. nice zaman sonrasında diğeri yeni yaşamında fırtınalı bir mevsimin soğuk yağmurunda ıslanmış ve üşümüş yürürken yolda, küçük bir kuş bedeninin sürüklendiğini görünce suda çoktandır unuttuğu trendeki yol arkadaşını canlandırdı usunda. acı bir tebessümle anımsadığı tek şey onun kuş olma düşü ve ona anlattığı kendi filmiydi sonra ıslanarak ve üşüyerek sessizce devam etti yoluna |
........................................ Saygı ve Selamlar..