MECLUP
Neden meclup gezer, gördüğün insan
Belkide gönlünde, yarası vardır Kim bilir derdine, yetmez bir lisan *** Onunda bir kaşı, karası vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır Seven yürek, göze alır, hapisi Farklı farklı imiş, aşkın yapısı Açılmaz garibin, sabır kapısı *** Her şeyin mutlaka, sırası vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır Sunmamışsa aşkı, canan şerbette Ummadığı sözü, söyler narbatta Kendisi sıla da, yâri gurbette *** İki gönlün bile, arası vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır O çok mütavazi, olmaz hiç kibir Anlatamaz onu, ne söz ne tabir Duvara yumruklar inerken bir bir *** Aklına yar gelse, nârası vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır Ne giyim ne kuşam, umrunda olmaz Gözleri hep ağlar, bir günde gülmez Onun sevdiğinin, yeri hiç dolmaz *** Haksızlığa karşı, durası vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır Belki sevdiğinin, ahı tutmuştur Ayrılığın, acısını, tatmıştır Suçlu kendisidir, kabul etmiştir *** Başını taşlara, vurası vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır Saç sakal karışmış, gözleri çökmüş Elbiseler yırtık, biraz da kokmuş Lüzumsuz felekte hiç insaf yokmuş *** Ölmeden sevdiğin, göresi vardır *** Belkide gönlünde, yarası vardır Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILŞARI MECLUP: Tutkun, aşkı yüzünden aklını yitiren, deli NARBAT: 1. Kaba, sözünü bilmeyen. 2. Eli işe yatmayan. NÂRA: Haykırma, bağırma, sarhoş nidası FELEK: 1. Gök, gökyüzü, sema. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans |