Bir kadın ağlarsa o şehir dökülür bulut bulutsaçlarına kelebekler ilişirdi rüzgara karışırdı renkleri ne zaman suskunlaşır sa içimdeki kalabalıklar gözlerimden sen damlardın hüzün çukurlarında gömerdin sevdamızı sen gamze derdin ben gül çukuru ömür çukuruda derdi zaman ve senli benli olurdu içine düştükçe uzansam dokunsam uykularına mor fistanlar biçse kelebekler ruhuna saçlarına sürsem ıtırlı yaz akşamlarını üşür mü içimdeki yangınlar çocuklaşırdı kocaman gözlü yaşlılığım boncuk boncuk işlerdim gönül yakama sevdamızı ellerimde çoğalırdı kelebek renkleri gül çukuru gülümsedikçe kendi külünde yanardı anka doğumları doğmadan ölünürdü sen küsünce acın içime doğrardı ekmek niyetine canımı kanatırdı ardıç çiçekleri gibi baharı dudaklarımı bir titreme kaplardı sözcükler bir birine kenetlenirdi boğazıma binlerce düğüm atardı ve ben suskunlaşırdım o vakit gül çukuru dağıtırdı kuruyan tebessümünü ben gibi ağıt dizerdi ahu içen kadınlar ben gibi gönül çukuruna gizlerdi yaşlarını bir yandan küllenirdi kelebek gülüşleri bir yandan yanardı mum ışığında uzansam gül kokulu yalnızlığına okşasam suskunluğunu bir kadın ağlarsa o şehir dökülür bulut bulut susar renklerin gizemli sesi şimdi senden çok uzakta yabancı bir şehirdeyim yağmurların ruhumu yıkadığı kelebeklerin özgürcesine yanmadan ışığı öptüğü |
Baş üstünde tutulmalı..
Ben eşimin böbreğiyle yaşıyorum...
............................................................... saygı ve selamlar...