Eşiğin Öte Yanı
Eşikte bekleyen kim, kime ait o gölge? ..
Bu sınırı ben çizdim, azaptadır bu bölge Ötelerde kal yolcu, uçuruma çeyrek var Bu mıknatıs tutucu, hayattan zorun mu var Ateş “ateşi” yakar, öylesi cehennem-i Kül; kor-a yorgan değil, buhar etmiştir nem-i Menzildesin geri dur! .. Dönüşü mümkün değil Biz semeri kuşandık, bu senin yükün değil Oradaydım! ..Tam orda, senin durduğun yerde “Dur!” diyen olmadı ki, talipli miydik derde Nedir merak ettiğin, gül-e düşmüş hazan mı Aşiyan-ı zanneden, o bülbülü yazan mı Tutuşmuş kanatlar ki; kurtaracak onlardı Uçabilse sanma ki aynı yere konardı Tek hamleliktir sınır, temasın dahi yeter Sonrası karanlıktır, karanlıktan da beter Örümceğin silahı ağında ki siperde Kurbanı kurban eden siper olan o perde Girecek biri var ki; içeri o eşikten Gölge gibi peşimde, ilk düştüğüm beşikten İşte ona “dur” demem, o can alan eceldir O ecel ki; ateşte, yaşamaktan güzeldir Cennet midir muradım, öyle mi sanıyorsun Hele dokun! ..Ateşi, ne kadar tanıyorsun Çek git kapımdan benim, gölgeni de al götür Bu vehim, sanma seni, gölgeni de götürür Sebep olanı boş ver, ismi anmaya değmez Ben aradan çekilsem onu Tanrı affetmez Kapımı çalma yolcu, haydi, var git yoluna Ateşle hem-hal oldum, sen de girme koluna |