Umarsız Bir Yüzüm Aşkın AynalarındaNicedir kahırlı gönlümde ayyaş bir şarkı Tenhalara sürülmüş düşünüşlerleyim Yüreğimde sureti sararmış resimler Yalnızlık sığınaklarında dilim öksüz Hüznün kapılarını çarpıyor rüzgâr Avuçlarım sıvasız odalar gibi çatlak Üşümüş bir kahve telvesi damağımda Tortular biriktiriyor bir kadın odasında Islak bir şehir gibiyim nicedir kendimle Naralar atıyorum aşkın eski trenlerinde… Yorgun bir düşünüşsün artık usumda Sök kalbimi yerinden, bitsin artık bu öykü Yamalı günlerle avutmayayım yokluğunu Talanlanmış anılar saklı sevda raflarında Yorgun düşler birikti nasırlı avuçlarımda Yurtsuz öfkelerin sızılı demindeyim… Sana yürüdüm, sol yanımdaki sızılı güfteyle Dudaklarım sönmemiş yangınların alanı Umarsız bir yüzüm aşkın aynalarında Yarısı tükenmiş bir ömrün sunağında Ölümleri ağırlayamaz oldu mezarlıklar… Sanadır arzuhâlim anlasana yâr Mutluluğa ayarla hırçın saatlerini Sesine kanat çırpan bir martıyım ben Söndür gövdemdeki aşk çıralarını Mor şafakları emziriyorum kınalı göğsümde Kendine küskün bir aşk çiçeğiyim bahçende… Bir gün, kavuşma baharlarında bekle gelişimi İşte o gün güneşin elleriyle soyacağım tenini Sokulacaksın pusatsız gövdemin hicranına Sessizliği nefeslendireceğiz meçhul ayinlerle Ateşlere atacağız tüm sevgisiz yürekleri Dokunmanın o esrik büyüsünü yaşatacağız Bu hoyrat ömür hapishanesinde gülüm Aşkın hicranlı küllerini yeryüzüne serpeceğiz… (NOT: Şiirime ses ve nefes olan sevgili Fırat efe Polat’a yürekten teşekkür ederim...) Selahattin Yetgin |