Daima yeşildi
filler elbet dayanacaktı kapılara
göklerden hemofili kanaması geçiren elleriyle ve yürekleriyle ve ruhlarıyla çeke çeke, dişlerini kıra kıra, omurgalarını saptıra saptıra zorla getirse de bir damla yağmuru ki o sakin gözüken köylüler hormon zehirleriyle doldurdular o bahçeyi her şey lanet olası bir çay bardağı rakı içindi gelin ve damat orta anadolu meridyenlerinde fransız onlusu ile kutsansa ne değişir iliç soğuğunda takırdayan kaçaktan geriye aynı rakı işte aynı etki aynı anason kokusu. itirafçılar sapır sapır döküyorlarsa askerlik anılarını ve çaldıkları erik damlalarını gitsin adalet koğuşlara masa ve ekşimiş beyaz peynirin rotasında sapmaya başlamıştır çünkü vicdan bu kadar büyük bir bataklık inşa etmeye ne gerek var? neden herkesin standart derinliği boğazına kadar bu bataklıkta? boylarımız farklı ölçülmemiş miydi nöbetçi eczanelerde gece yarıları? evladını cüzdanından düşüreli çok zaman geçmiş baba 1000 liralık fatih sultan mehmet darp izini Zehir daha iyi emilsin diye harçlık vermiyor muydu diğer evladına? çamları ’her dem yaşıl’ her dem gök tutmak için dökme su ne kadar hürmet görürdü kurukahveci mehmet efendi ve müdavimlerinin köşe başına açtığı gözleri büyük kahveci kızdan? güğüm yağmurları mezarlıklarda toprak kokusu olarak efil efil buharlaşıyor Yılkıyım katmerli zincirlerden Her dem yeşil ormanım Yasakların pak zırhını giyindim Zoraki ve zikzaklı bulmacalar önümde Savaşlar verilen yanıtlar Bildim ve inkar ediyorum |