(KASITLI) “SADYA” KEVAŞE
(KASITLI) “SADYA” KEVAŞE
“Sadya” demene gerek yok be kevaşe “kasıtlı” demen bile yeterdi ben senin ne doyumsuz biri olduğunu bilirim de bu kadarını değil teninde tırnak izi yatağın sırılsıklam koca bir Ankara mekik dokumuşken yatak çarşafında bakıyorum da “ben artık oldum” dedin diyeli “Gezer” durursun şehir be şehir! günlüğünden okuyorum İstanbul’la sevişmelerin geceler boyu sekse dair kösnül duyguları ve düşüp kalktığın sokakları suçlar olmuşsun merak etme sen senlikten çıkmamış sen adeta kevaşeliğin ecesi olmuşsun öyle ki o eceliyle boğuşurken sen arsızca dişlemişsin acılarının nüvesini giderken ardından kendi döktüğün su arınman için değil geri dönüşün için de değil kim bilir belki de bir an önce başka kollara atılma arzusu yok yok bu kaçıncı denemen sende kevaşeliğe alışmış bir beden ve kirli bir ruh varken intiharın kurtuluşun olur daha dur geride cevaplamadığın onlarca soru varken ah’ıma gebe kaderin değil İstanbul dünyayla dahi sevişsen iğrençsin “Sadya” iğrenç pardon “Sadya” dedim “Sadya” ne anlama geliyorsa ki, ben bilirim “kasıtlı” diyecektim Filipinceymiş meğer farketmez benim için hangi dilde söylersen söyle ben seni kevaşe diye bilirim Sadya Efkan ÖTGÜN |
Kalemin susmasın
___________________Selamlar