Çok eskiden rastlaşıcaktık
Yavrağzı masumiyetle sarnıçlarına indiğim şiddeti
Kırklanmış bir bebek perçemi yordamıyla Usulca süzdü miladın öte yakasında kalmış tanrılar Paramparça imlerle aynalara çaprazından gözcülük eden erkete benim Herkesi yansımasından tanıyorum Yok ki vahdaniyetin tekilliği yazgımın bütünleşen matinelerinde Seyr-ül seferdir senaryo Çapraz tutulduğum tayfunların yansılarında Sarnıçları renkli ağularla berraklaştıran şiddeti İncir yapraklarıyla saklamasınlar Doğu’nun karlı dağlarında biten turuncu bir kökü mesela Nefî ve Bostancıbaşı ile toplumsal yüzyılı siyasala indirgeyen abesi Şehvetten saçları dolaşmış kadını Akasyalara düşen elektriğin Caydırıcı hışırtısını Saklamasınlar An, An’ı tutarsızca galaksilerle ve karanlık ruhlu şaibelerle Sağladıkça Tuhaf bir algoritma eşliğiyle Ardışık kalıyorum Tekrar,mükerrer, tekrir Sahi, Ne diyordu adam: "osmanlıca dediğin nedir ki bir imla üzre gurbete çıkmaktan gayri? " Bu ardışıklık, bilinci tekrarlayan sapaklarıyla Sılaya dönüşü Yavrağzı suçlarla taçlandırır Krallığım ve gerçeğin çıplak teni Güneşin batmadığı ufku üşümüş kargaları Kurtaramaz Köpekler kadar kederliyim Sırtına gök binen kamburu Çivili deltalarla eş tutan ortaklığı Sevemiyorun Kötüyüm Herşeyi sevebilmem lazımdı İyi ki siyah-beyaz ve siyah ve beyaz çoğullukların çoğu Yaprak yaprak |
Sevgilerimle...