BALIKLAR DEMİR YEMEZ:: Bir Halil Hoca vardı, olta balıkçısı. :: Aynı yerde birlikte atardık oltayı. :: O tutardı peş peşe balıkları :: Biz bakakalırdık; yalardık avuçları. :: Yine bir gün attım oltayı öyle beklerken :: Çoktan bitmiş benim oltadaki yem. :: Halil hocam gülerek bana döndü: :: “Hocam dedi, balıklar demir yemez” :: Bilirdim o söylerse yalan söylemez. :: Birden aklıma bir fikir geldi. :: Hocam dedim, bana da öğretsene şu işi… :: Bana bakıp kafasını salladı, gülümsedi… :: O günden sonra :: Ne bildiyse, bana hepsini tek tek öğretti. :: Hali Hocam ne iyi bir insan, :: Ondaki yürek ne temiz bir yürekti. :: Dost olduk, esprilerimiz uçuştu havada :: Sabahladığımız oldu denizde, limanda. :: Bazı günler Sargoz, ıskaroz, çipura :: Bazen Mırmır, sokar, karagöz, girida… :: Bazı günler kefal, levrek, lüfer, zargana :: Bazen de milanır, kupez, sardalye, aterina… :: Allah ne verdiyse koyardık torbamıza. :: Bazı günler bomboş :: Bazı günler birkaç çeşidi bir arada… :: Yıllar mı geçmişti aradan bilmem :: Bir gün dediler:“Halil Hoca :: Dönmemiş dün akşam denizden” :: Bir ateş düştü yüreğime, nah şurama! :: Tuz, biber ektiler sanki açık yarama! :: Koştum onun çok sevdiği kayalıklara :: Her zamanki yerinde oturuyordu Halil Hoca. :: Bakıyordu engin sulara, uzaklara :: Gülümsüyordu, mutluydu galiba(?) :: Bir taşa dayanmış, oltasını atmıştı :: Yem çoktan bitmiş, olta yemsiz kalmıştı. :: Ağlıyordum! Denizden çektim boş oltayı :: Hocam dedim “balıklar demir yemez!” :: İlk defa duymadı, cevap vermedi bana… :: Hâlbuki çok isterdim şöyle desin Halil Hoca: :: Ulan be adam! Ulan be nankör :: Benden aldığını satıyor musun yine bana? :: Kim öğretmişti balıkların demir yemediğini sana? :: Ve arkasından her zamanki gibi tok bir kahkaha… :: Ama ilk defa demedi! Gülmedi! :: Yüzüme bakıp, konuşup, cevapta vermedi… :: Halil Hocam ilk defa benimle bensizdi :: Halinden çok memnun olmalı ki :: Ben ağlarken o çok sakin ve çok sessizdi! 10.01.2018 Mustafa YÜKSEL |
Kalemin susmasın
_____________________________________Selamlar