Muasır Medeniyet
Diz boyu yoksulluğun olduğu insanların unuttuğu Anadolu kasabalarında
gölgesinden korkan bir sürü insan vardı kendi ekmeklerini kendileri pişirir güneşi başlarının üstünden aşırır ve yer sofralarında bir tencere yemeğe her beraber üşüşürlerdi... Dersin ki medeniyet amca kapılarını çalıp da kaçmış bir selam bile verip uğramamış... Dersin ki cepleri darsa da gönülleri geniş onlar için hayat hep iniş... Sen yine o koyun postuna kurulup anlat masallarını masalcı o garibanlar nasılsa dinlemiyor, duymuyor bir kulak ile öbür kulak arası sıfır kilometre az önce kalktılar siyaset sofrasından karınları tok palavralara... Ülkenin kredi notu artmış mış milii gelir on dört bin dolarmış mış ülke çağ atlamış mış daha ülkenin doğusunda ki feodaliteyi yıkamadık bunların hepsi mişli geçmiş zamanın hikayesi... Benim İsmail ağam bankalara kredi borcunu ödeyemedi çiftçi Rüstem amcanın tarlasına haciz geldi Kâmil dayı traktörünü süremiyor, mazot yok onların milli geliri ayda üç yüz dolar bu gelirle bu kafayla muasır medeniyet bizi çok zorlar, çook zorlar... AHMET ZEYTİNCİ |
Kutlar selamlarımı sunarım.