Umutla Yaşa
Zaman bulutlardan kopan bir yağmur damlası kadar hızlı
ve akarak uçup gidiyor, gözlerimizin önünden... makinelerle dondurulmak istense de kareler elimizde kalan azıcık azık. yaşanan her şey albüm yaprakları kadar gerçekçi geçen ömür o denli tez canlı ki, sanki ateş almaya gelmiş saniyeler... güneşin her bir dalgası vururken günün sahillerine, bir şeyleri alıp götürüyor vakitlerden bir sabah bir akşam ve bir gece... dayanılmaz ve önünde durulmaz bir döngü... elbette hic bir yaprak ayrılmak istemezdi ağacından. hangi gül kurumaya razı olurdu ki? belki de sonbahar, yeşilliğinden sıkılmış dünyanın kuru ve sararmış bir iç çekişiydi. kararında kalmıyordu hiç bir sey ve sanki hayat insanin kalbinden yapılmıştı... öyle hassas öyle kırılgan ve öyle eksik... insansa sanki dişinden tırnağına küskündü susuyordu of çekiyordu ve dalıyordu gözleri... ama her şeye rağmen sabahı mujdeleyen serçe kuşları, güne gülümseyen hercai menekşeler, geceye inat ışıyan yakamozlar ve titrek yıldızlar... yani herşeye rağmen bir sey vardı yaşama sevinç katan... Rüzgar |