ayrılık vakti
ayrılık vakti
çanlar bir kısa döngüye tınısını vuruyor mavi gökyüzünün özgürlük tonunda karartmalar peyda olurken düşünseller dehlizinde terkediş çığlıkları vukuğ bulur yola çıkışların ilk adımlarında ve büyük gitmek lazım kararırken akşam kızıllığı sis pus olmuş ne iyinin bilgisi belli ne puştluk öylece takıla durur ve büyük gitmek lazım ki geride bırakmamak lazım ne sevinç, ne hız yola çıkıyor tinsel ayrışmalar bütününü bedene yükleyerek adımlaşır kalp sezende herşeyi sarıya çalan yaprakları sürüyerek ayaklarında dermansız hüzün sokağı adı çok hareketli biraz fazla soğuk etrafında ayrışmayan naralar tuhaflığın çılgınca döngüsü us bırakmadan yol aldırır biraz sonuna karşı karşıya yalnızlık demi vurur yürüyecek yer kalmadığında bütün heyacan durur bir kelime hatırlar hayıflanarak gülüşlere,ağlayışlara sarar ruhun gözyaşlarını yıkım gibi aşka saran ölüm gibi aşka saran yıkılmak gibi dimdik dağılmak gibi büsbütün sonunda yok olur başlarken biten gece bekçiliği. |