KARANFİL KOKAN NEFESİN
Yıldızlara göğsümü gere, gere binlerce merdiven dayadım
Gökyüzünün görkemli göğsüne çıkıp yüz üstü abandım Firavuna şirk koştum bulutların bendinden Yedi başlı yılanı Yedi yerinden vurup Yedi kat yerin dibinde gömünce Fiskemle Şahmerana karşı savaştım Yaralandı elim, yüzüm, dizim. Ciğerimi cılga, cılga kavururken uçsuz, bucaksız sızım.. Kalk ayağa Kalk Yüreği göğsüne dar gelen kızım Sen ne badireler atlattın Sen ne acılara katlandın Uyan gaflet uykusundan Geri al zebaninin cebinden Beyhude geçen yıllarını İncitme yeşil yaprağa filiz, filiz can veren köknarın dallarını İncitme yufka yürekli göz pınarı kanallarını Çise, çise ıslatma al yanağından ak göğsüne serpilen patika yollarını Kırma şiirlerin, mısraların kollarını Kırma... Bu gün gecemde, gündüzümde Hep seni sayıkladım Hem seni sayıkladım Hem de köpük, köpük dalgalanarak Etrafımdaki balçıklaşmış Tüm yosunları ayıkladım berrak sularımdan Pir-ü pak oldu saçım, başım Pırıl, pırıl gülümsüyor kumsalım Elvan türlü deniz kabukları Kulaç, kulaç kucakladı kıyılarımı Artık süsleyebilirsin mavi hayâllerimi... Belli ki, avuç içlerinin gerdanı koklanmaya mahrum Belli ki, çorak toprak motifli Çatlamış bir dudağa hiç dokunmamış Ayası öpülesi ellerin Belki doyası sarmalanmamış Güneş göynüğü tenin Doyası yanmamış belki aşkın ateşinde bedenin Ve hep örselenmiş telvesi tel, tel yüreğin Ve hep ertelenmiş ayası andız bakışlı ellerin Bırak zemheride zeybek oynasın sesin Dimağımı domur, domur terletirken karanfil kokan nefesin... (Nafize) |