TAMAM İŞTE!
Tamam işte!
Yine başımı omuzlarımın arasına sakladım. Yine göndüm kamburuma düşlerimi… Yine sersefil, yine yalnız… Ayaz yalıyor yüzümdeki çizgileri, Zemherinin en zalimi vuruyor suratıma… Takvim yapraklarını kopartıyorum. Bu günde yoktun, Dün de yok, Yarında olmazsın… Gelip kapımı “can” diye çalmazsın. Tamam işte! Kapım çalıyor. Tokmakla vuruyorlar sanki Başım uğulduyor. Gelenin farkında değilim. Giden benden habersiz… Gölgelerimi yitiriyorum, koyu gölgelerde… Gölgem bensiz, ben gölgesiz… Tamam işte! Yürüyorum… Yağmur yağıyor kaldırımlara… Ellerim cebimde, Gözlerim yerde… Hüzün türküleri söylüyorum. Sokaklar sessiz, Sokaklar sensiz. Gövdem bensiz, ben gövdesiz… Tamam işte! Yüklendim bütün yalnızlıkları… Serviler değmiyor yanaklarıma, Mühür vurdum “sus” diye dudaklarıma… Dağlara çıkmıyorum. Uzaklara bakmıyorum. Karacaoğlan söylemiş türkülerini, Yeni türküler yakmıyorum. Tamam işte! Ellerim donuyor, Yüreğim yanıyor. Akşam ne zamandı? Gündüz ne zaman olacak? Bilmiyorum. Gülüşlerimi kimselere verdim. Ben kimsesizim… Gülmüyorum. Tamam işte! Çocuklar bakıyor gözlerime, Kaçamak karagözleriyle… Gülkurusu yanakları; “Uyut” diyor. Yüreğim, “Umut” diyor. Tamam işte! Perdeleri kapatıyorum. Işıkları da… Nasıl olsa yanmıyor elektrikler… Telefonlar da çalışmıyor, Sesin sesimden uzak, Sesin sesime karışmıyor. Tamam işte! Tamam! Tamam! Bir şarkı söylüyor radyo, Söyleyeni belirsiz. Dinliyorum işte, O benden, ben ondan habersiz… Dinlesem ne yazar; Şarkılar çaresiz, Şarkılar sensiz. |