EŞREF SAATİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Değer mi dedin ?
Bende kalmadı be gülüm hepsini verdim... Hapsediyorum bekleyişin içine özlemleri Ne gecenin sesini duyabiliyorum ne de yıldızları Sokaklarda ne bir iz ne de köşe başından çıkacak biri. Büyüdüm masal bitti öğrendim ağlarken gülmeyi. İzliyorum karın yağışını çekip sonuna kadar perdeleri. Tekil bakıyorum buğulu bir camdan Kesmece hayallere kursam da eşref saatimi. Büyüdükçe donuyor gerçekler. Kardan bir adam tutuşuyor içimde kendime çıkan bir yokuş oluyorum her dilde. Hüznün rengi beyaz ihanetin rengi saçların. Mengene gibi sıkıştıkça mısralar anlamsızlaşıyor kav gibi yaktığım gece. Düşüyor eksiye (-) yarım kalmış ne varsa içimde. Kınında çekiliyor kelimeler kısa devre yapıyor felaket efem düşleri. Yıkayamıyor kalbimin güneşi bile kış seslerini. Tahtaya gömülen çiviler gibi bekleyişlerimin aşığı idim. Aşkın kapısına uymayan bir anahtardı ölüm. Açık bıraktığım ümit kapısına durmadan çelme taktıkça Sen Bir tek ayrılığı temize çekemedim, Bir dilim ekmeye koşan serçeyken kırıntıya nasıl kanat çırptın anlayamadım . Bir kibrit çakımı buluşsak da geceye dağılan bakışlarda. Olmasaydın ne yapardım şimdi şiirin dört bacaklı şairi. Yüzündeki yıkıntılardan nasıl yeşerirdi sevincim Bizi nasıl taşırdı bu sohbet buraya suskunluk tünemişken boş pencerelere Biliyorum elimin okuyup yazması yok bu gece. Gel gönül bu aşkı unut desem de; Bir tek kişi anladı O da yanlış anladı beni. Bunca şiire yazdım adını dedikçe. Ferdaca |
hüzün rengi gri
benim adımda sabri
ah ahraz
yaz biraz yaz
çok güzel cümleler kuruyorsun
kutlarım
beni bitiriyorsun
yıldızlı beşi hak ediyorsun