0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
934
Okunma
Evet!
Birileri amansızca
Cân verecek içimizde.
Gidecekler.
Biz kalacağız öylece yerimizde.
Sonra dilinizde özlem nârâları,
Sorsanız hepimiz Ferhât ve Şirin rolünde.
Görünen o ki
Rolünü en güzel zamân oynuyor yerinde.
Şimdi kalkın ayağa ve düşün yollara!
Mecnûn rast gelir mi sahrâda?
Garantisini veremem ama
Bilirim sevdâ çoğumuzda
El-burc kadar yüksekteyken
Şimdilerde kuşların kanatlarında
Başka diyârlara uçmakta.
Bir buğu kaplayacak içinizi.
İçtiğinizde su hüzûn
Yediğin ekmek hasret gibi
Suya ve ekmeğe doymayacak,
Aç kalmış gibi hissedeceksiniz.
Ve rüzgârlar esmeye başlayacak.
Sel felaketi, deprem, çığ
Altında kaldığınızı zannedecek,
Bir daha eskisi gibi olamayacaksınız
Gibi, paramparça düşüneceksiniz.
Fakat bir gün çiçekler açacak.
Ağaçlar meyvelerini bırakacak ellerinize.
Artık yekpâre düşüneceksiniz.
Şimdi!
Şurada duran kalem ve kağıtlar
Yazılan ve yazılmayan
Bütün mısrâlar
Toparlanın,
Gidiyoruz.
İçimize dönecek,
Pencerelerimizi güneşe kapatacak
Ve biraz da acı çekeceğiz.
Ne oldu?
Üzüntüne mi takıldı ayakların?
Yürü! Düşersen hasret,
Gidersen vuslat olacak.
Yeter ki sen içindeki zindândan kurtul
Ve özgür bir kuş yap kendini
Ama sıkılınca kaçma!
Dîvânını diyârın bil!
Şu denizler taşacak.
Gözyaşlarını çabuk sil!
Berzâh âlemine dönünce,
Mizân yerine gelince
İşte o vakit
Kafandaki düşünce olmayacak.
Şimdi söndür ışıklarını!
Kapat göz kapaklarını!
Derin bir uykunun dibine düş ve
Acıların geçtiği güne uyan!
Şimdi söndür ışıklarını…