Hâre
Hasretin vuslat olması için
Kaç mevsim geçmeli Hâre... Kaç kez adını sayıklamam Kaç kez uykusuz kalmam gerek Hâre... Gözlerine gizlediğim dünyam Bulamıyorum, karşımda koca bünyan Hâre... Sen mi düşürdün bu hale Ben mi öldüm, nâre, bilemedim Hâre... Kaç defa adın sayıklanınca çıkıyorsun Ve eziyorsun bakışlarınla beni Hâre... Gel bir kere bu yâre Öte yanda kalma, hüzünhâne Hâre... Elma diyorum, armut değil çık Ne haldeyim biliyorum, kaçık Hâre... Aşkı anlatmak ne ola ki Bu sevda değil de ne ola ki Hâre... Sürgün yiyecek ismim, cismim Aşka yanmak gerek, ben piştim Hâre... Bilir misin güller boyun bükecek Ömür ağacı, tahta ata binecek Hâre... Yine mi uykunda turnalar yok Dilimde duadan başka kelam yok Hâre... Arş-ı titretirdi o nârâlarım Sevda bu adını sayıklarım Hâre... Nereden düştüm bu hale Yoksa sen mi ittin, nâre Hâre... İsminle başlarken bahar Bu bahara sensiz başlamakta var Hâre... Bakışınla duman kılardın dağları Temizlerdin elinle siyah koyları Hâre... Yaşanması zor bir hayatta Kalmadı adım atacak takatta Hâre... Kim sorsa adını, su isterim Kim sorsa adımı, sus isterim Hâre... Boşa mı geçecek onca sene Hasret, sen mi geldin gene Hâre... Bilinmez diyarda kaldım aciz Bulunmaz benden bir çizgi iz Hâre... |