Aquamarine
Şeyler ve öbür cinlerle gelen ürperti
kartaca’da bir şafak arası roman pax’ı mermer kaldırımlara gömmeye gözleriyle karar veren uykusu sustalı hannibal, fillerini alp cehenneminden geçirirken heidi ile beraber keçi sütü içse, çayır, buz mavisi ve çökmekte olan davudi gece, konuşsalar. söz ton ton açılıp kapansa. karanlığın ekosu tüm bodrumu, yapay bir mozaik ovayı, yankı yankı sıvasa siyaha. yağmur maviyi yeşille damızlık tutsa. kısa kılıçlı generaller, mor tuğlarıyla ve soğuk tulgalarıyla göğün altında apoletlerini kendileri sökse. bodrumda güneş tutulsa, betonlar çayırlar gibi yosun bazlı sular ağlasa gözenlerinden, bulaklarından. yüksek gerilim sarım sayısı lambaların retinalarına ulaşsa. pax. heidi’nin şua dikenleri, apenin buzulları, göğüs obruğunda ne kadar gece ve zifiri ve zemheri ve erbain güvercin varsa bodrumda kara güneşin önünde uçsalar. cannae ve mezbaha. ısı ve ışık düşerse güneş saatleri ve gregoryen yapraklar, yatağın tersine kaynağına dökülmez ki. sulanmış toprak sel yatağıdır. göğün aynası, su. tuncuması yayvan bir başkaldırı sanki olgun siyah, makyajlı yeşil ve her daim ölüp dirilen mavi bileşkesinin. cannae kıyımında hermes, baküs ve tüm piyadeler... savaş sonrası. içsel mitoloji. hezarfen aklı karşı geçeye kadar mı? deniz kışları daha siyah kalır. bozkır kışları daha beyaz. salonlarda ay tutulabilir. güneş bodrumda nemlenir. bazı ebruliler yanlış anlaşılır |