0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
648
Okunma
Kafamın içinde sürekli,
Uçuşuyor bir ses: kır lan-
Gıçlar.
Yüzümün büklümlü yollarında,
Daima yolda kalmışlar bekler,
Ne zaman kızlar topraktan çıkar ise,
Bilin ki hutbe gerçekleşmiştir.
Başından başlasak yaşa-
Ma!
Yaşamazdık sıkıntının bahçesinde.
Hiçbir şey ardımda kalmayacak,
Bir ölüm şöleninde azalacak tebessüm,
Matematiğin yetmediği ölümler ve günler,
Nasıl yetişecek kokmayan gecenin kokusuna?
Hangi zehre benzer hay-
At!
Dörtnala koşarken peşimizde,
Bulamaz bir merd-i meydan.
Renksiz bir resimden çalınmış gibi her şey,
İşte buharlaşan hayal, işte güç bela kurulan cümle,
Kulaklardaki sesler köstekli bir saat,
İhtilal haberi gibidir artık gece.
Kavuşamıyorsak ma-
Dem!
Neden seçici davranır ki ölüm,
İçimde tüneyen faniyi almaya?
Yaşamak yokuşu göze almaktır,
Ölüm ise tamamla artık nidası,
Hamdı meyve, kovulmak cennetten erkendi,
Bir azalmaydı gözlerim her bakışında.
5.0
100% (4)