Hasret Günü
hani bir de sakız yapmış çam ağaçlarının derdine ortak orman kuşları gibi
ürkekçe kanat çırpardık bilinmeyen bir denkleme doğru herkesleşmeyen güneş ipini deli ruzgarlara vermiş bulut bir de ağız birliği yapmış damlalarla kucak açtık bilinmez bir sırra köhne sokaklarda silik sözler gezerdi bir yaprak savrulurdu dalından irkilirdi arsız kediler ve meraklı serçeler hani bir de afacan çocuk sesleri duyardık avazı çıktığınca bağıran taptaze hayallerle gelmiş satıcılar. halini, halinin lisanıyla anlatırdı oysa ki, yorgun yüzlü ihtiyarlar neler demezdi ki geçen zamana çizgili yüzler, dalgın bakışlar bir kiraz dalına asılı kalırdı dilekler seneye hep bir sonraki seneye beklemeyi çiftçilerden sevinci işçilerden öğrendik durmaksızın çalışmak terapisi yürek boyu gayretler... sözlerden saraylar yapardık şiirlerden şehirler ve şarkılarla kurardık yeni bir dunya düzeni ama hep yarım bırakırdık masamızda çayı bitmesin arzusuyla... hep bir kalp katardık işimize aşımızda mutlaka bir parça sevmeklik ama maya tutmamışsa dokunduğumuz yerler zamanın ipine bir nasip daha asardık ve binip kısmetin doru atına beyaz hülyalara dalardık... ama biz, yıllara meydan okuyan dağ yokuşları gibi zora talip,imkansıza tutsak kimselerin ugramaya meyli olmayası bilinmez, ıssız bir bahçe gibi içimizde büyüttük , kırılgan gelincikler, toprağa vurgun kekikler... güne aşık hercai menekşeler ama biz yüreğimizin kalemiyle eşsiz bir süs yaptık birbirimize ben sözlere, sen resimlere aşk verdin ya sen ya ben geçtik yükselerek güvercinlerin kıvrıldığı kaldırımdan irice günler biriktirdik aklımızın heybesinde saçlarını ruzgara bırakışın,o ilk telaşın sokakların tellerine tutunmuş kumrular gibi yağmuru umursamayan sırılsıklam oluşumuz yerin ve zamanın önemsizliği bir doğumu bekler gibi bekleyişimiz kapısı vuslata açılan günleri ve biliyorsun bugün cumartesi sen yoksun ve biliyor musun bugün bile ne kadar çoksun ... ey tamamlayıcısı tüm eksikliklerimin ve önüne geçiyor seni düşünmek arzusu tüm sensizliklerimin... Rüzgar |
Tebrikler.