kayıp sıfatlara isimler bulmak
hani; kokuların ve renklerin ve seslerin birbirine karıştığı,
tarih olmuş bir pazar yeri tarumardır arkada kalan kalıntılarla kirli bir menemen yapacak kadar ileri sürmüştür hayat kartonlar ve kontraplak kasalarla onbinlerce yıldır aynı rengi taşıyan bir ateş yakılır karnın tok ihtiyaçlar hiyerarşisinin bir türlü koyvermediği başkalığını laf arasında tekerleyen herkes; hem birbirini sevmeye hem de birbirine küfretmeye epeydir bağımlıdır zaman hep ilericidir tüm insanlar gerici bu kadar da bulanıktır yaşamın özsuyu ne zaman ki kurtarılmış bir parçaya vaadedilen kapılara dayanır, o vakit ki; ürkütücü bir zayilik başlar. hiçbir oluş benliğimi bu kadar derinden bıçaklamadı benim yitik. bir bebeği kargışlamak kadar acı, masumiyete ilenmek kadar kesif hiç bir kılınış bu kadar kanlı revanlı netlik de taşımaz. yitiğin yolu bir acaiptir. cennete zamir olarak girer, cehenneme sıfattır araf ın en hayvansı filozofudur rotasına her şeyin hem en onurlu hem de en şerefsiz halleri çıkar bolca da normallikler bir sürü aziz ve orospu ile melek ve puşt arasında gider gelir aklı homo sapiens ile kabil arası kurulan tüm bağlar onu tutamaz yeri de yurdu da yoktur yitirilenin zamanı yoktur yitenin de ön pencereden bakınca arka sokağı görür bu yüzden kurtaramaz onu insanlık bir araya gelse. sonra geri gelir aniden sis dağılır gerçek acı burda başlar bıçağı sökerken büyür yara çok derinlerden ve uzaklardan dönmüştür yaşanılan gasilhane soğuğu gibi ürkütür yaşamın bu kadar hastalıklı ve masum olduğunu görmek acıyı avutur. yitirilen neyse bulunur. |