ÖLÜMSÜZ AŞKLAR (17) CEKETŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Not 1-Her ne kadar bu ceket bana bayağı bir bol gelse de, benden önce bu ceketi giymiş olan ve Şair Ceketli Çocuk olarak da bilinen 25 Haziran 2005 tarihinde henüz 33 yaşındayken akciğer kanserinden yitirdiğimiz Kâzım Koyuncu’yu (doğum tarihi : 07 Kasım 1971) bu vesileyle minnetle ve şükranla anıyorum.
Not 2-Zaman zaman öykü-şiir tarzında şiirler de yazıyorum. Amacım nesir ile şiiri bir arada harmanlayıp okuyucuyu bu şiirde olduğu gibi biraz eğlendirmek, onları hayatın stresinden biraz olsun uzaklaştırarak hem güldürmek hem de düşünmelerini sağlamaktır. Türk ve dünya edebiyatında daha önce hiç denenmemiş bir şiir tarzı bu. Sürekli yenilik ve arayış içindeyim. Şiire yeni bir soluk, tarz getirmek istiyorum. Bilinen kalıplarından çıkarıp, öykü- şiirleri kaleme almak istiyorum. İçimden geldiği gibi yazmak, üretmek amacındayım. Önemli olan okuyucuların okurken neler hissettikleri. Okuyucu en büyük jüridir. En doğru kararı onlar verir. * ‘’Olay mahallinde ceketin bulunmuş, ceplerinden de sayfalar dolusu şiirler. Peki buna ne diyeceksin?‘’ ‘’Bu kıza mı yazmışım hakimim? Değil bu buzhane suratlı kadına şiir yazmak, sokağından dahi geçmezdim, kalemimizin de bir asaleti var, reddediyorum efendim, ona mahsus değildir kelamlarım. Kabul de ederim ki, o şiirler bana aittir, yanlış kişi, yanlış adres efendim.’’ ‘’Kızım, bu adam mıydı gecenin bir yarısı balkonundan içeriye atlayıp, yatak odasından içeri dalıp, seni dudağından öpen?‘’ ‘’İtirazım var hakimim, ben adam değilim! Bir sıfatım var ama. Şair Ceketli Çocuk derler bana." ‘’Sen sus bakim çocuk! Başlatma sıfatından filan. Ne çocuğu dedin sen? Anlamadım..’’ ‘’Tövbe de hakimim. Onun bunun çocuğu her kimse, atmış bize bir çamur.’’ ‘’Kızım, cevap ver bakalım sorularıma. O çocuk bu adam mıydı? Ulan beni de şaşırttı, o çocuk bu çocuk muydu? ‘’ ‘’Keşke bu çocuk olsaydı hakim bey. Yakışıklı çocukmuş, şiirleri de içime işledi vallahi. Sabaha kadar sürseydi keşke. Davamı bir şartla geri alıyorum. Bundan sonra dilediği kadar öpsün beni. Şiirlerini yazmaya devam etsin ama. Başka da şartım yoktur sayın hakimim.’’ ‘’Nasıl iştir bu ya! Kırk yıllık hakimim, böyle bir komedi, trajedi görmedim. Her bir şey var içinde. Kamu davasını ne yapacağız peki? Soralım bakalım, ne diyecek davalı. Buyur, son savunmanı alalım.’’ ‘’Allah peygamber aşkına beni içeri atın hakimim. Ben bu süslü kokanaya ne şiir yazarım, ne de üstüne para verse öperim. Öpecek de olsam midem kaldırmaz, kafasına çuval da geçirsem kurtarmaz. Atın beni içeri. Ceket bana ait, şiirler de. Kapı varken arka pencereden neden gireyim ki? Basardım zile, dalardım gireceğim yere. Ben masumum efendim.’’ ‘’Ulan deli çocuk! Ceketin, kızın iç çamaşırlarının yanında bulunmuş. Yanında da şiirlerin. İmzanı bile atmışsın. Ne işi vardı ceketinin orada? Bir araba delil var elimde.’’ ‘’Çok istirham ederim efendim, deli çocuk değil, ’Şair Ceketli Çocuk.’ diyecektiniz. Neyse saadete geleyim, olay günü ve saatinde parka gitmiştim. Ama arabayla gitmedim, yürüyerek gittim. Parklar o saatlerde sessiz ve sakin olur. Çok da şiir yazmışlığım vardır oralarda. Biraz uzanayım derken içim geçmiş, uyuyakalmışım. Sabah bir de baktım ki üzerimde ceketim yok. Cüzdanımı da almışlar. Ulan dedim içimden, bari vesikalık resmi kalsaydı hayali sevgilimin. Şerefsizler tüm hayallerimi gasp etmişler. Gecenin ayazını yediğim gibi, bir de bu kuru iftirayla karşı karşıyayım.’’ ‘’Çalındı yani ceketin? Ben de yedim. Kim ne yapsın oğlum senin ceketini. Bir de kamera kayıtlarını inceleyelim. Her yer kamera. Uçan kuşların kuluçkaya yattığını dahi çekiyor. Evlerin içinden öyle pozisyonlar takılıyor ki kameralara, konuşturma beni. Hazır mı görüntüler mübaşir efendi?" ‘’Hazır efendim, buyurun, hızlandırılmış çekimle ekrana yansıyor.’’ -Üç dakika sonrası- ‘’Başa al, ileri sar. Hop, hop, dur orada. Dur! Tinerci çocuklar bunlar. Aylardır peşindeyiz bu zibidilerin. Çocukları karıştırmışlar. Kim dedi sana ‘’şair ceketli çocuk ‘’ ol diye? Adam olsaydın yırtmıştın paçayı. Sayende bir çeteyi daha çökerteceğiz. Sana plaket bile verilse azdır." ‘’Demiştim size hakimim. Onun bunun çocukları yüzünden adım lekelendi. Bu çocuklar hırsızlık yapmak amacıyla bu kadın mıdır, kız mıdır bilemedim, gerçi yırtık birine benziyor. Kendine beni yama yapacak. Neyse uzatmayayım, tinerciler bu kahpenin evine girmişler, ceketimi de bırakmışlar ki, şüphe filan çekmesinler.’’ ‘’Doğru söylersin deli çocuk. Kamu mamu da düştü, dava da. Aferin sana mert çocukmuşsun, içerde yatma pahasına bu kızla yatmayı kabul etmedin.’’ ‘’Sağ olasınız hakimim. Çöplükte yatarım bu kıadınla yine yatmam. Ceketimizin de bir onuru var. Çok şükür temiz temiz giyebilirim artık. Adalet yine kör topal imdadıma yetişti.‘’ ‘’Karşıma bir daha çıkarsan kesin yatırırım seni, bilesin çocuk.’’ ‘’Beni bu deli karıyla yatırmadınız ya, nerede yatırırsanız yatırın. Adaletin kestiği parmak acımaz hakimim, yeter ki deliller karartılıp, yalan dolanla tek taraflı olarak karar verilmesin. Mazlumun da bir ahı var, öptüm mübarek elinizden, kalın sağlıcakla.’’ Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 09/11/2017, Isparta Not 1-Her ne kadar bu ceket bana bayağı bir bol gelse de, benden önce bu ceketi giymiş olan ve Şair Ceketli Çocuk olarak da bilinen 25 Haziran 2005 tarihinde henüz 33 yaşındayken akciğer kanserinden yitirdiğimiz Kâzım Koyuncu’yu (doğum tarihi : 07 Kasım 1971) bu vesileyle minnetle ve şükranla anıyorum. Not 2-Zaman zaman öykü-şiir tarzında şiirler de yazıyorum. Amacım nesir ile şiiri bir arada harmanlayıp okuyucuyu bu şiirde olduğu gibi biraz eğlendirmek, onları hayatın stresinden biraz olsun uzaklaştırarak hem güldürmek hem de düşünmelerini sağlamaktır. Türk ve dünya edebiyatında daha önce hiç denenmemiş bir şiir tarzı bu. Sürekli yenilik ve arayış içindeyim. Şiire yeni bir soluk, tarz getirmek istiyorum. Bilinen kalıplarından çıkarıp, öykü- şiirleri kaleme almak istiyorum. İçimden geldiği gibi yazmak, üretmek amacındayım. Önemli olan okuyucuların okurken neler hissettikleri. Okuyucu en büyük jüridir. En doğru kararı onlar verir. * |
10 Kasım ile etkinlik çalışmamız vardı onunla ilgileniyordum.
Kazım Koyuncuya da buradan rahmet dileyelim.
Hayat hep böyle değilmidir her şeyi deneyimlerle kazanıyoruz , kaybediyoruz
şiirde böyle çıtayı yükseltmek için bazen tarzının dışına çıkmak gerek yoksa şiir monotonlaşır
yatak odası gibi.
İnsanlar zaten okumuyor bu sosyal medya şiiri ve şiir okumayı öldürdü
artık kimsenin ayıracak fazla zamanı yok ,
yazı ve hikaye kısmına koydun mu kendimden biliyorum o tarafa vakit ayırmıyorum
aslında buna devam etsen senaryo olur dostum.
Yalnız bu tür bir yazıma devam etmek istiyorsan canlı canlı bir mahkeme duruşmaya katıl ,
sana çok katkısı olur.
Ben bir çok kadınlar şiirimi yazarken yazmadan genel evine gittim konuştum bir kaç kadınla
tabiii yengen beni yedi ben kerhaneye gidiyorum diye
anlatıncaya kadar göbeğimiz çatladı sen bu kadar değilse bile bir duruşmaya katıl.
Bence kahramaları olsun şiirde o kızın adı ne? bunu sen koy
eğer bir duruşmaya gittiysen Hakim sorar
anne , baba adı ve şundan olma (Fatma vs.) gibi
sonra yaz kızım der burada o eksikleri belirt.