“mahrecini arayan fısıltı” anne tozu teorisine giriş
Anneciğim
içtiğim konsantre direnç ,soğuk pınarlarından memleketimin Mevsim panayırlarından sükut devşirmişim endazesiz kime ne İlk sustalıyı elime alışımdaki göz bebeklerin geliyor aklıma eski sahibinin senin oluşunu biliyordum ki anne Devrim artığı vakitlerin tekinsiz sokaklarının keskin yoldaşıydı belki Belki muhannet bir ilizyondu beynimden silmek istemediğim ergenliğime dair ağlarken ıslanan mor zemin değildir her zaman Ben de artık çocuk değilim , kasıklarımda morluklarla -bisikletten düşmekten mütevellit- mevzu artık vatan ,ondan bu gerginliğim Anneciğim , fotoğrafıma fesleğen sürer misin Sen kokmak istiyor bugün ,issiz parçası ömrümün Saklamak yiğitlikle eşdeğer değil Özlemin tüketen malaryasını.. Sen değil , bırak ben tutayım gölgensiz geçirdiğim günlerin yasını Anneciğim ,yüzün hala yorgun bir savaşçının hiç yazılmamış tükeniş öyküsü mü yahut karanlığa direncin otantik orantısızlığı mı suskunlar izdihamında Henüz mimiklerini unutmamış hafızamın her hücresine Gurbet türküleri fısıldıyorum Annesiz ağlaşanlar bayramında... Dilime ipotek bakire sözcüklerle Tümcelerin infaz edildiği demdeyim Ellerim kan rengi mürekkep Ellerim mürekkep rengi kan Tanımsız bir ikilemdeyim Anneciğim,beni affet Sana veremediğim fakat senin hak ettiğin tüm harfler sayısınca beni affet... Farzımuhal |