0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
740
Okunma

Bilsen...
Ne kadar tanımak isterdim
Sığ sulardan çıkmayı çok arzu ederdim
Görmeden
Tanımadan, anlamadan
Nasıl emin olabilirdim, miskin haldeydim
Ne kapımı
Çalan olur, ne de ufuk bulur
İnsan gayret etmezse hal zanna esir olur
Beşer
Şemse hasret yaşamaz
Karanlığa, acıya sığınarak hak aranmaz
Uzlet
Tevhidin tahkikine ulaşmayana
Huzur, huşu, tefekkür, tahayyül yaşatmaz
Ömür
Hayata adanmış değildir
Hayat zan, zafiyet için hesapsızlık değildir
Hayatı
Anlamayan, tanımayan
Öteye yabancı giden sefil bir nadan akıldır
Beşer
Öncelikle kendini tanımalıdır
Bahşedilen emanetten bihaber olmamalıdır
Çünkü
Keyfiyet nitelik ve liyakat farkıdır
Liyakat sahibi olmayan, hazzı için yaşayandır
Artık...
Sormam, soramam,
Bunca uzaklıktan sonra kapını çalamam
O an
İçinde bulunduğum
Şartları, mecburiyeti artık sana anlatamam
Hasreti
Firkati, özlemi, çileyi
Feda eden vefasız lekesini kabullenemem
Sen
Bilemezdin
Habersiz bir sadakattin, ümit içinde edeptin
Hiç
Şikayet etmedin
Sabrı, metaneti, samimiyeti nasip edinmiştin
Ben ise
Garbın soluk hücrelerinde
Çaresiz, bizar, imdat bekleyen bir haldeydim
Onca
Yıllardan sonra çekindim
Sılaya hiç dönemedim ben eski ben değildim
Mustafa Cilasun
5.0
100% (1)