İnabe Yangınları
İnabe Yangınları
Epilog Ey Münib Çağlayanlar doğuran göz selidir kırgın hıçkırıkların Dönüş bestelerinin bercestesi Suzi Dilara Bilirsin gül bitmez tepesinde mancınıkların Ve kış yakışmaz mütebessim bahara Ey Münib Dönmek için yol yakın Bilirim her saniyesi Çin işkencesidir firakın /Lakin çilesiz erişilmez ki nehara/ Halil sükunetiyle tam ortasında nârın gözlerin su taşıyan serçelerin tarassutunda dudakların tutuklu intizara Sorgu Ey Münib Tüm müstear alazlar göksünde mi birikir Her düşen kor parçası önce seni mi yakar Güneş mi söndü yoksa,neden fecir gecikir Yıldızlar uzaklardan derdine selam çakar Ey Münib Geçtiğin tüm sokaklar senden izler mi taşır Duvarlarda kan kusturan nedamet resimleri Tekinsiz heyulalar ayağına dolaşır Hafsalana kazınır ihanet mevsimleri Şefaat Çıfıt çarşılarında , en revnak kumaşları Satın almaya gelen al yanaklı dilberler Tetiklerken sinende çok yönlü savaşları Metal dişli böcekler beyin zarını deler Yangınlarında tüten inabe telaşları Avurt çukurlarında paslanır hikayeler İnabe iksirine bir kere dilin değmiş Kezzap olsa içtiğin değil mi ki muvakkat Zamanın memesinden ümidin huzur sağmış Dehrin tüm sancıları çökse kentine fakat Hüzün bulutlarından fikrine rahmet yağmış Dilendiğin kucak kucak şefaat Evrenin en muhteşem Gülünden Kutlu olsun inaben... Yakarış Ey Münib vakti geldi Aç ellerini, dua et yarınlara Baharın çilesini kardelenler çekermiş Haykırmalısın nevbahar çağrısını Sükutla rezonans, mütemadi çığlıklarla.. Solgun karanfillerin sermayesidir Varlığın,ve heyecanın Sonsuzluk treni perondan ayrılırken Mefkûren göksünde bir şeref payesidir Dedim ya tam vaktidir duanın ... Ey Münib bugünler geçer , geçer de Geriye hüzün kalır,bir de zeval -i elem Bir şeref madalyası , evladına emanet Sen muttasıl , yürümene devam et... Nar Ey Münib nasıl da titriyor dalları ağaçların Oysa her yolun bitiş hikayesi diğerinin başlangıcına eklemli Kazandığımı sandığım tüm savaşların hamalı olmuş kalbim Ellerimde hercai menekşe kokusuzluğu Temmuzda titremişim daha kışı neyleyim.. Gölgede erimişim susuz yazı neyleyim.. Seyrek dişli balinalar tuz avlasa okyanusta Dalgalar yakamoz yutkunur fecri kazip öncesi Mavinin infazıdır bu amansız fırtına Tuzaklanmış mayın sükunetiyle ilerlerken balıkların öfkesi Suskulara aldanır gibi yapar asıl sakinleri denizin Dilimde Kıvanç türküsü sahili selamete dair Kutlu seferler tertip eden cengaverlerin Vakti merhuna emanet ettiği zafer naralarıyla Bir yankı senfonisi çarpar döner dağlardan Her ilmeği ayrı desen kaderin Bu kahırdan sütü kesilir annelerin Ey Münib önce sen mi ağlarsın Yoksa ben mi dökeyim yaşlarımı denize.. Oysa umut , oysa kıvanç, oysa direnç Hepsi bir vahidin üç farklı simasıydı Ay şavkının denize muttasıl yansımasıydı Süreç... Münib çaydan, fikirden,figandan değil Yeisten vazgeç.. Final Ey Münib bu seninle final dertleşmemiz Kuytularda gizlice Şifremiz lisan-i hal Yangınları yutuyoruz öylece Sinemiz ma-i zülal Bize cevreden etsin Kahraman’ımız Bilal Dilini çarmıha germeye çalışırken müttefik umacılar Sakın susma ey Münib Bu izdiham bizlere ziyadesiyle yakışıyor Gönül’lere direnç fısıldıyor Andelib Tüyleri Gül kokusu Hafifliyor acılar İnsan bu ihanete de alışıyor Sakın susma ey Münib Mevsim vakti intizar... Bu devri şenaetten bir sen değilsin bizar Zamanın çocukları son devrimi yaşıyor Ha sonu ha öncesi ,sahi hangi farkı var Farzımuhal |