MadalyaTek taş bir yüzüğün pırlantası gibiydi göğsüme iliştirdiğin madalyan pırıltılar sunan yeknesak herdem yenilip kendime yine dolaşıp mısralarında demlenip döküldüm eteğine şehrin yoksul ışıkları haylaz serpantinler serperdi evlerin camlarına eğlenceden dönmüş bir gecenin güz sancısı gibi olurdum in cinin bile top oynamadığı sokaklardayken sen efkarlı bir yol olurdun kendine sarhoş figürler çizerek yalpalayarak ben bakar kalırdım ardından bir ışık hüzmesi bir mücrim gölge köşe başlarını tutardı ömürlük saatlerin yürek hırsızı bu sızı bu dinmeyen sızı var ya yıllar yıllar öncesi göğsümü yırtarak taktığın kadim bir geçmişin madalyasıdır biçare mevsimlerin solan renkleridir solan renkleridir sarışınlığım şimdi ürkek bir kuş gibi çırpınıp duruyorken içimde aşkın üzülme salacağım özgürlüğüne Yüksel Nimet Apel 20/Eylül/2016/Salı/Bodrum |
Güzel güller açar sana benziyor
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar,
Yediveren gülü çehren izliyor
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
Gönüllerin aşkı dillerde bilği
Şehri yar İstanbul güllerde sevgi
İstanbul’a özel güzele övgü
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
Avrupa bir taraf bir taraf asya
İstanbul’u okşar var olan derya
Peygamber övdüğü askeri varya
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
Karadeniz yeşil Marmara mavi
Mekanlar şahlanır her taraf kavi
Sultanlar vermişler bu şehre tavı
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
Bilal’ın nidası çıkar ok gibi
Yedi arşı sarar seda hak gibi
Güzelin siması bir şafak gibi
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
İSMAİLOĞLU da aşk ile sever
Sevilen yar güzel şehre eş değer
Ayırmak olmaz da ikisin över
Güzelsin güzelsin İstanbul kadar.
---- 18.02.2010 – Tozkoparan/İstanbul
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul