... "Şarkılarla şiirlerle" uğurlanmak ne mutlu O şimdi adıyla ölümsüz Ruhuyla sonsuzluğun yolunu tuttu...
Hüzün, keder ve acının En güzel anlamlı En derin tanımını yaptı Ardında "Hoş bir seda" bıraktı!..
Hazan mevsimindeyiz Dokuzuncu günü Eylül’ün, Adını bile duymamış Görmemiştir bir kez bile Çoğu kimse yüzünü...
Ne yazık ki Hayat ağacının O/nur dalından Savrulan bir yaprak gibi Tattık sizin ile Yeni acıların sarsan hüznünü...
Düştüğü gün toprağa Duyuluyor adı Gürültünün içinde Meyhanelerde tek başına Sessizliği seçenlerin Sessizliğin içinde tiz bir çığlık Cankurtaran sireni gibi Kederini yüreğinin Peçete kâğıtlarına Aşkların reçetesini yazar gibi Ağıtlarla yazmayı seçenlerin...
Güle güle güzel insan Işığınız sonsuz olsun Kadehinize güneş dolsun Şarkınızı çok dinledim Fakat bu güne değin Yüzünüzü hiç görmedim... Tanışmış olduk bugün Bu da benim size Küçük bir ikramım olsun Şerefine içelim Aşkların ölümsüzlüğünün!..
" Burası Agora Meyhanesi Burada yaşar aşkların en madarası Ve en şahanesi!"...
Şaban AKTAŞ 09.09.2017 - 09.19
KILAVUZ
Bana ne der iseniz deyin Başka hiçbir şey anlamam: Önce düşünce gücü ile beyin!
Yakın geçmişte olduğu gibi Gelecekte de önde zekâ Yaşamın her kulvarında!
Akıl mantık var ise şayet Sonu hayırlıdır müslim Gayrımüslim kulların da!
Ne kutsalllık tanır ne âyet Aklın en doğru kılavuzu Bilim ile ışıyan beyin nihayet!..
Yazar iken ağlayıp Hıçkırıklara boğulduğum oldu Sökülüp ciğerlerimin Dilimdeki gamı Bal gibi yuttuğum oldu; Sen benim derin dalgınlığımsın...
Hani, hep kuzeyi gösterir Pusulanını ibresi Şaşmaz bir doğrulukla Hep yüzüne döner Aşkın Kıble’si ile Kâbe’si Taşa kazınırcasına yazılı Kâlbimde gül kitabesi...
Şaban AKTAŞ 09.09.2017 - 16.51
SEN ÇOCUK MU SANDIN BENİ?!
Duydum şu an andın beni Yakıyor bu yangın beni Dile kolay söylemesi Kehânete saldın beni
Gönülde gönülün sesi Bahçede bülbülün sesi Yanar göğsümün kafesi Issız çöle saldın beni
Sessiz sessiz konuşuruz İki gönül buluşuruz Aynı ruhtan oluşuruz Sen göklere saldın beni
Sesin duymasam patlarım Senle oynar, ip atlarım Aşkı böyle ispatlarım Sen çocuk mu sandın beni?!
Şaban Aktaş 09.09.2017
İNİŞ ÇIKIŞ DAĞ YOLLARI
Bir inişten bir yokuşa ulandım Her yokuşta seni buldum karşımda Yedi dağın yedisini dolandım Çiçek çiçek çelenk yaptım başına
Her dağı sen benim ile gezersin Dilin tatlı petekten bal süzersin Çiçek güzel, sen çiçekten güzelsin Kalem kalem sürme çektim kaşına
iniş çıkış dağ yolları zorludur Dorukları ayaz boran karlıdır Aşka düşen yürek yanar korludur Bakmaz ki hasretlik gözün yaşına!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
9 EYLÜL 1922 - İZMİR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
9 EYLÜL 1922 - İZMİR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"AGORA MEYHANESİ Sana bu satırları Bir sonbahar gecesinin Felç olmuş köşesinden yazıyorum Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında Saatlerdir boşalan kadehlere Şarkılarını dolduruyorum Tabağımdaki her zeytin tanesine Simsiyah Bakışlarını koyuyorum Ve kaldırıp kadehimi Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum Burası Agora Meyhanesi Burada yaşar aşkların en madarası Ve en şahanesi Burada saçların her teline bir galon içilir Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir Burası Agora Meyhanesi Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam Elimde değil Bu da bir nevi namuslu serserilik Dışarda hafiften bir yağmur var Bu gece benim gecem Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum Ve sana susuzluğumu Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır Umutlar tükenir, mezeler biter Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden Bu sarhoş şehrin üstüne Birazdan bu yağmur da diner Sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver Yarın gelir çamaşırcı kadın Her şeyden habersiz onu da yıkar Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar Dedim ya burası Agora Meyhanesi Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer Burası Agora Meyhanesi Burası kan tüküren mesut insanların dünyası DR.ONUR ŞENLİ "
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah Bakışlarını koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası Agora Meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar
Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası
DR.ONUR ŞENLİ "