Ömrüm tarih içinde geçti Antikite tutkunuyum Her taşın bir tarihi var Öğrendikçe çok mutluyum
Öğrendiğimi anlattım Bilmeyene bilgi kattım Gönül köprüleri yaptım İyilikten çok mutluyum
İyi olmayan kimler var Bağnaz yobaz hainler var Bilgiyi hiçe sayanlar Sorsunlar bir ’ Angut muyum?!’
Taş üstüne taş koymalı Bilim için baş koymalı Her gün yeni düş koymalı Ben düşünce tutkunuyum...
Şaban AKTAŞ 10.10.2017 - 18.19
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
EN EŞKİN AT
Sen bir yaşam biçimisin Düşün ile yatıp, senin ile kalkıyorum Gün boyu senin ile dolaşıyorum Odaları, sokakları Düşe kalka, yorgun argın dağları
Seni unutmak ne mümkün Sözcükler uçup uçup havada Yüreğimin potasına düşüyor Kaynayıp akıyor omurundan iliği aşkın Dilediğin kalıba sen döküyorsun onları
Sonra soğuyorlar Yoksa beni boğuyorlar Sanma ki hep gökten düşer yağmurlar Yaz ortası bu amansız kasırga Kırılan yüreğimin fay hatları
Ne ölümden korkar ne dirimden Yer gök bilmez aşk Yanar içimde arzın merkezi Doludizgin sözcükler uçar Dalga dalga düş kanatları
Sen kurarsın saatleri Delifişek tay, gökte uçan ay Güneşten bana düşen paysın Kolsun, kanatsın; esin perim Güftesin; bestesin, sanatsın Tanıdığım en eşkin, en uçkun atsın...
Bin değişik biçimde gövdende dallar ağaçlar Zaman su ırmağında Sesimin yankısı sen oldun yalnızca Adımı haykırdım sarp kayaların yamaçlarında Ses oldun döndün bana geri Sen olmasan ben yalnızlıktan biterdim Gecelerde çıldırısıya düşler Kaç pösteki kılı saydırırdı Ve falıma bakmasa çingene kadın Kim beni ölümden caydırırdı?!
Hiçbir kötü düşüm olmadı seninle Kötü bir işim de olmadı Kötülüklere karşı ruhumda savaştın Zeka ve iffet tanrıçası gibi Benim Athena’m oldun...
Ah güzellik; iffet ve onur, beni kurtaran sensin Sana bir can adasam yeridir, Aynı asmanın dalında bir sarı bir yeşil yaprak Nasıl durursa yanyana, o yeşilin uğruna Önce sarı düşer; adarım bu canı sana...
Güzeli herkes sever Yeter ki sevenin yüreğinden olsun Sevilene verilen değer, Ne üz ne de suçla kendini Taktı diye saçların boynuma kemendini!
Varlığımı sana; aşka borçluyum Sana baktım, aşka âşık oldum, Ahşap zeminde ateşle dağlanmış resim gibisin, Taparcasına sevdi seni kâlbim, hâlâ yanıyor isem Sen de beni bağışla, affetsin beni Tanrım!..
Şaban Aktaş 11.09.2017 - 01.17
SARMA AŞIK
Sarmaşıklara bak Gövdesinde Koskoca ağaçların Uzayıp giden Taptaze yemyeşil, Sen de işte beni(?) Böyle sardın, Tepeden tırnağa, Bende ben değil Sen varsın, Gören beni sen sanır Böyle güzel bir aşkı Kim olsa kıskanır!..
Şaban Aktaş 10.09.2017 .10.10
DERDİMİ S/ATTIM RAHATLADIM
Derdimi s/attım rahatladım San küfeden yük boşaldı Bir tek seni atamadım Kâlbim bana yük olmazdı
Aşk en ağır yükü kâlbin Her çiçekten koku kâlbin Delip geçen oku kâlbin Var olmasa yok olmazdı
Aşkı kâlbe gömen sensin Yanıp yanıp sönen sensin Son durakta inen sensin Yoksa kâlbim yük olmazdı
Mor çiçekli morca dağlar Gün batarken korca dağlar Kardelende karca dağlar Eriyip de yok olmazdı
Bütün yüküm aşktır inan Bağrımdaki taştır inan Aktaş kireçtaşı yanan Sen olmasan ak olmazdı
Şaban Aktaş 10.09.2017
DÖN GEL HALLERİ
Sorma gülüm ne haldeyim Sana boynum kıldan ince Yemiyorum içmiyorum Kuru diri bir haldeyim
Yüreciğim bir gül gonca Çıta gibi boydan ince Eriyorum gül deyince Kürdan gibi bir haldeyim
Sever iken kaça kaca Acılardan geçe geçe Darmadağın paramparça Deli divane haldeyim
Gözlerinde sönmez ışık Başkasını görmez âşık Düşler teninle sarmaşık Çok karmaşık bir haldeyim
Güfte güfte bestelendin Demet demet destelendin Hasretinden hastalandım Sana hasta bir haldeyim
Aşk insanı hasta eder Her gün başı yasta eder Kâlpten hasta dosta gider Ne olursun dön gel/deyim...
Şaban Aktaş 10.09.2017
ÇİÇEKLERİN HUYU
Güzel çiçeği güzel saksıya dik Yeterince geniş Toprağı verimli olsun!
Gözün gibi bak Zamanında ver suyunu Temizle dibinden otları!
Yoksa eselmez hiç Unutursan kurutursun!
Çiçeklerin huyunu suyunu Güzellere benzetirim hep Kokusunu ince dal boyunu.
Güzellik emek çaba ister Bahçeye diktiğin fidanlar gibi Zamanında su, çapa ister...
Yaprağı, toprak, su, güneş Güzelliği aşk besler...
Şaban Aktaş 11.10.207 - 11.55
HI(N)ZIR PAŞALAR!
Adı demokrasi güyâ; Şeyhlerin, şıhların Şuhların dünyası dünya Saraylarda saltanat, İkibuçuk milyon Sahte mühürsüz oy Bir anda sığdı sandığa Mızrak çuvala sığmıyor Üsküdar’ı geçti Ankara’dan kalkan at!
Şaban Aktaş 12.09.2017 ’ 20.57
CAN SIKINTISI
Ağzımız boş kalınca Daha bebek iken Alıştırdılar boşluğa bizi, Ne zaman ağlasak Tutuşturdular emziğimizi...
İçi boş da olsa emzik Saatlerce emdik Avutulmuşuz Farkında bile değildik...
Belki de bundan Zamanı boş geçirmemiz, Eften püften şeylerle O/yalanıp durmamız Bazan elimizde bir tesbih Ya da boncuklu bir sallama Hapishane işi, Başka bir şey yokmuş gibi Ucu sipsivri bir kürdan Karıştırmamız Bir öteki, bir beriki dişi?! Yoksa insan sıkıntıdan patlar, Canı sıkılan çocuklar sokakta Top oynar, misket oynar Uzuneşek, Birdirbir, Kızlar daha çok Seksek Sallanır salıncakta, ip atlar!
Oyun yetişkinler için de iyi O yüzden mi acaba Kıraathane tiryakiliği?! En iyisi spor yapmak Yüzmek, kürek çekmek Voleybol, basket Bisiklet; pedal çevirmek Dağlarda temiz hava Orman içinde adım atmak; Nerede insanımızda o zevk?!
Varsa yoksa Çoğunun ağzında ciklet Elinde bir tesbih Salla babam salla Bu bizdeki ortalama siklet; Gerçi bu boşlukta iyi gelir Her tür düzenli hareket Yoksa insan ömür boyu Aylaklığa nasıl direnir?!
Şaban Aktaş 12.09.2017 - 20.23
İT ET OT
Ağa ite "Tut!"diyor Bey de ağaya "Al şunu da yut!" diyor! Değişmedi bu kural Atalar ezelinden "Deveyi yardan uçuran bir tutam ot!" diyor...
Şaban Aktaş 12.09.2017 - 15.40
12 EYLÜL1980
Askeri darbe günleri Sorgular, faili meçhul Onlarca, yüzlerce Binlerce ölüm İşkenceler, zindanlar Daha bitmedi Sürüyor o günden beri Bitecek gibi de değil Bu kör karanlık Yoksulluk ve sömürü Zorbalık, zulüm devri... Ne demokrasi kalmış Ne de devlet; İşbirlikçi tarikat illeti Soyup soyup milleti Soğana çevirmişler, Ne emredilirse "Evet, Başım gözüm üstüne!" Diyen kullar, köleler Ağam paşam dediler Hepimizi kana belediler!
Şaban Aktaş 12.09.2017 - 14.34
SAĞDAN MI GİTSEM SOLDAN MI?!
Sağdan mı gitsem soldan mı Şaşırdığın zaman olur Şaşırtmasın Allah kulu Yol çekilmez zaman olur!
Az değil ki iti puştu Cahil, çirkef, orospusu Hayat tuzak, hayat pusu Savrulan bir saman olur!
Yolmadan başından saçın Var mı senin bunda suçun İki bedene tek kurşun Çakılası zaman olur!
Aktaş ne sağdan ne soldan Ayrılma sen doğru yoldan Az mı çektin cahil kuldan Yine başın duman olur!
Akşam oluyor Yemek lâzım Yemek yok, Yine de yemek lâzım Daha şimdiden Acıkmaya başladın Gurulduyor miden!.. Yesen bir türlü Yemesen bir türlü Hatun evde değil Kıza gitti Gün boyunca Toruna bakacak... En iyisi mi Haydi bakalım Doğru mutfağa; Yap bir türlü! Patatesleri Soğanı, patlıcanı soy Taze fasulyeyi Domatesleri Biberleri yıka Hepsini bir güzel doğra Bu gün de sen Tek başına bitir işleri Akşam eve gelince Hatunu aç koyma! Ne olmuş yani Evin erkeğiysen; Yediğin içtiğin Ayrı gitse de Hayat müşterek Her işi paylaşmayı bilir Benim bildiğim erkek! Evin erkeği, evinli erkek Kılıbık deği, sevimli erkek!..
Şaban Aktaş 11.09.2017 - 16.41
YOL!
Yolsuzluğun başı yol; Tarikatın Diğer adı ’ Yol!’ Yolmaktan geçer milleti Yol yol, sen de adam ol(!)
Yolunacak kaz var Ördek var hem de Sürüsüyle ne kadar bol?!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÖMRÜM TARİH İÇİNDE GEÇTİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖMRÜM TARİH İÇİNDE GEÇTİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kalemin susmasın
______________________________Selamlar