VAH Kİ VAH...Oyy benim mor çiçekli, kekik kokan dağlarım, Başınızı duman duman efkâr sarmış nedendir? Bahçelerde, hiç açmadan soluvermiş goncalar, Yaylalarda boynu bükük, mahzun kalmış yoncalar. Ağıllarda melemiyor kuzular, Duvarlarda ağıt olmuş eğri büğrü yazılar, Yüreklere ateş gibi düşmüş, dinmez sızılar, Camilerde selâlar var, nedendir? Oysa, yayla, göçerlerle şenlenirdi hep yazları, Gelincikler gibi açar, al şalvarlı köy kızları, Akşamlara tat katardı âşıkların türküleri sazları… Mor dağlardan efil efil serin rüzgâr eserdi, Düğün dernek, canlanırdı buralar… Otuz yıldır bu dağlarda insan insanı vuruyor, Her köyde bir şehit evi, güller gonca iken kuruyor. Tarlalar boş, yayla ıssız, dereler göz yaşından Acılar ve kir sızıyor, çatlamış sabır taşından… Oyy benim mor çiçekli, kekik kokan dağlarım, Başınızı duman duman efkâr sarmış nedendir? Sebebini biliyorum, söyleyemem, ayıptır Artık burda, sevgi, dostluk, devlet,…Hepsi kayıptır… Anadolu kültürü, rengârenk bir mozaik, Ey benim Antep’im, Van’ım, Siirt’im, Mardin’im, Muş’um, Farklı ve hoş renkleri, ben hep sizde bulmuşum. Sizi böyle görmekle, yürekten vurulmuşum. Vah benim ıssız kalmış yaylalarım, bağlarım, Vah, dumanlı başını dertler sarmış dağlarım ! Asıl vah ki vah bana, gerçeği görürüm de, Elimden bir şey gelmez...Sessiz sessiz ağlarım... Ünal Beşkese |