Ey Garip YolcuGün solgun Gün kırgın ve yorgun Hangi lahzayı açsa hicrana vurgun Hasretin, firkatin, haşyetin halinde sessiz ve durgun Ey yıllara sâri figanı duymayan, anlamayan, garip yolcu Her katrede Üşüten ve titreten geceler durağında Yorgun umutla beklerim, ümit ederim Bahtım gülecek mi derim, acı bir tebessümle düşlerim Her ah u zarımda asla değişmez yerin, dinmeyen kederim İnsanın Bahtı gülmeli, güle bezenmeli Laleler her iklimde ümitlerinde renklenmeli Şerefeler den okunan ezanlar ruhuma haşyet zerk etmeli Yürek pır pır ederek göz sessizce figanını, niyazını dökmeli Kelamullah Anlayabilene neler anlatır Her ayetinde derin bir ibret var satır satır Hangi süreyi okusam, efendimizi ansam ve onu yaşasam Umman ve sahranın vecdiyle ruhuma nakşedenleri anlatsam Ey giden yolcu Niyetin her ne ise hakka tevessül eyle Nefsinden nükseden keyfiyet ve miskinlik niye Gönül cenk etmeli, aşka inkılap ederek sevdasıyla gitmeli Her umut ve niyazında en yakına kul olmak için ceht etmeli Benlikten geçiren Sabır ve çilede dirilten, huşu veren Himmet ve hamiyeti fedakarlığına vakfeden kul ol Yoktur bir başka hakikate giden yol, aşk olmazsa abd ol Yolda bırakacak, ruhunu ve kalbini yaralayacak nefse amir ol Bilmem ki Lahzanın hangi renginde Ruhumun hicran sahnelerinde Yüreğimin dinmeyen buğulu ümitlerinde Bekliyorum, sabrediyorum, gözyaşlarımı siliyorum Asla sitem etmiyorum, andıkça serinliyor, hamt ediyorum Ne vakit düşlesem Hülyaların feyzinde nefeslensem Seni hiç görmesem, tenine dahi değmesem Ve fakat derin bir firkatle sinemde ki muhabbetle göçsem Hiç değilse ötelerde beklesem, suhuletin le yetinip sevinsem Her harf ve hecede ve kelimelerde ruhumu aşka teslim etsem Ceylanlar su başındayken Leylaklar şevkle rengarenk açarken Kelebekler sessiz ve nezaket içinde ümitlerine uçarken Sabreden ve zikreden dervişin, hasret içindeki bir nefesin Aynanın karşısında suretine saatlerce hevesle bakan güzelin Düşlerinde tebessüm eden, gülmeye muhtaç mahzun kimsesin Boynu bükük melülleşenin Kuytu ve sessiz tepelerde gözyaşı döken çaresizin Sabra minnet eden, zatı celalini hatırladıkça hislenen Edebi, iffeti, halveti, izzeti, şeref ve haysiyeti ulvi olan kederin Ruhunun ve kalbinin yüceliğinde tevazu eden o ecir sahibinin Hevesten, heva, vehim ve zandan arınmış aklın ve vicdan ehlinin Senin rızana boyanan Yaşamak için değil, niteliği bulunan İkinci bir doğumun idrakiyle zatına kulluk yapan Ruhsat ve maslahattan ziyade azimeti tercih etmekle yetinen Çile ve cefanın halinde suhulete erişen, tebessüm edebilen yaran Mustafa Cilasun |