YOL İŞÂRETLERİ ÖMRÜMÜN-V
21. YÜZLEŞME ZAMANI
şimdi yaralarımızla yüzleşme zamanı yana-yıkıla, döküle-saçıla yüzleşme zamanı ebû cehil soyundan herkes öğrensin bunu nurtopu gibi cümlelerle konuşma zamanı ah, ben senin ömrünün bin dokunaklı öyküsüydüm dağ-başlarında söylediğin türkülerin bağımlısı ah, ben senin acılarının biricik törpüsüydüm yetimliğinden ayrıcalıklı güvercinlerindi aşk senin şırıltısına sözlerinin, bakışlarının gölgesine kanadıkça kanayan dağ çiçeğiydi hayatının en başat imgesinden vurulmuştum al bu dediğimi iliştir şimdi dalgalanışına saçının rüzgârlandır bu dediğimi savur elinden geldiğince ıssızlığın volkan ağzı olsun ömrüme (*): BirNokta, Haziran 2012, Sayı 125 22. DARDA BIRAKIR ONLARI darda kalır silâhların tüccarı barışçılık ülküsü güçlendiğinde darda kalır umutların tüccarı sevdalanmak güdüsü güçlendiğinde çiftçinin ektiği buğday işçinin döktüğü ter ve rüzgâr ve gözyaşı gülümseyiş darda bırakır onları bir zindanın deliğinden bir buluta baka baka çın çın çınlayan ses darda bırakır ve ressamın binbir rengi müzisyenin notası bağışlamaz silâhlanıp umudu vurmaya kalkışanı (*): BirNokta, Kasım 2012, Sayı 130 23. SELÂM OLSUN YEDİ ASKI ŞAİRLERİNE 1. ey, imrülkays! dünyadan sürgün edilmiş ruhuna sor bakalım çölden daha büyük ne var cihanda deve derisine yazılmış şiirlerden daha muhteşem, daha muhkem ne var, ne dolaşır, ne ayaklanır ömrünün hep hırpalanmış atlasında 2. ey, tarafe! sevgi nedir, onu yazdın çatlasan da susuzluktan o yakıcı rüzgârdan vazgeçmedin gene de kumlarla kurumlandın, seviştin tabiatın bahşettiği acıyla 3. ey, haris! yiğitlikse yiğitlik gösterdin bunu şiirin iffetini korudun çölde serap oldun devede kitap hakikatler uğruna boğa gibi soludun 4. ey, amr! övünürken yücegönüllüydün sen yerinirken de öyle bahar bahçelerine benzerdin tıpkı -zemherîsiz, ziyansız- gönül lehçelerinde kuru ekmeğini yerken ve giyinirken 5. ey, ahtare! sus biraz çöz devenin ipini semerine gül bırak sonra sen git deven gitsin arkasından öksüz bir çocuk gibi bak 6. ey, zeheyr! çöl senin alfabendir dinindir îmanındır ve de ülkendir arapça’da, türkçe’de yani ki insanca’da kum senin efendindir 7. ey, lebid! arabistan ne yanda ne meyandadır ölüm -sağındaki meleğe sor solundaki meleğe de- neyle harlanır hasret aşkistan bağlarında --- Not: Yedi Askı Şairleri’nin (İmrülkays, Tarafe, Haris, Amr, Ahtare, Zeheyr, Lebid.) şiirleri, İslâmiyetin doğuşundan tahminen 70 yıl evvel (Câhiliye döneminde) yazılmış şiirlerdir. Bu şiirlerde, Arabistan yarımadasındaki göçebe hayatın ayrıntıları, aşk ve savaş izlekleri, çöl ortamından kaynaklı güç yaşama koşulları dile getirilir. Bu şiirlerin içeriklerinde: sevgi, yiğitlik, övünme ve yergi de vardır. O dönemde yazılmış şiirlerden sâdece yedisi, deve derilerinin üstüne yazılmış ve Mekke’deki Hacerü’l-Esved’in üzerine asılmıştır. Ben buradaki şiirlerimi, onları, evrensel şiir zincirinin önemli ve yadsınamaz bir halkası olarak benimsediğimi göstermek için yazdım. (*): BirNokta, Ekim 2012, Sayı 129 24. KÜLDEN ŞİİR 1. sorduk: geyiklerin boynundan başlarmış akşam ağlasak: alkoller üstümüze kapanacak ağlamasak: hiç kimse onaramıyor kendini biz yolcuyuz, onlar hancı, sizler nereye biz gideriz, gövdemiz de gelir bizimle gördük: çöl ve vahâ da gizlenirmiş utancından konuşsak: karman-çorman anılar canlanacak konuşmasak: çözülmüyor sevişmelerin şifresi biz gülcüyüz, onlar ağaç, sizler nereye biz gideriz, kalbimiz de gelir bizimle bildik: kum ve lâle yetesiye kedermiş yatışsak: yüzümüzü yarasalar basacak yatışmasak: alnımızda haydut lekesi biz selciyiz, onlar yağmur, sizler nereye biz gideriz, fikrimiz de gelir bizimle 2. "öldük ölümden bir şeyler umarak" (x) "bir büyük boşlukta bozuldu büyü"(x) âyetlerden daha fazla bozlaklarla gömün bizi biz külcüyüz, onlar ateş, sizler nereye biz gideriz, nefesimiz gelmez bizimle (x) : Cahit Sıtkı’dan iki dize (*): Berfin Bahar, Temmuz 2012, Sayı 173 25. DUYARSAMA çâresi yok göçmüş bir kuş bulacaksın artık göğüne duru suyu kaynağından yeşili yaprağından öpeceksin bir duyguda titrerken alev var-gücüyle çağırırken sözü hop oturup hop kalkarak düşüneceksin onca ses arasından bir mazlumun sesini cımbızla seçeceksin hangi hayâlettir örseler seni yöneltir bir zürafanın ıpıssızlık boynuna bileceksin elifi elifine yazdığın öfke zülfünü zülfüne değdirdiğin aşk kadar direngen büyüyeceksin çâresi var geçmemiş bir kış bulacaksın kanamakla hayat bulan göğsüne (*): Temren, Eylül-Aralık 2012, Sayı 10-11 |