BİR ZAMANLAR KUMRAL BİR ÇOCUK VARDI
Bir zamanlar kumral bir çocuk vardı
Beş yaşında okumayı öğrendi babasından Özenle yontulmuş, el tahtasından “ELİF” dedi “B” dedi, “VAV” la bitirdi... Sıradan geçti sübyan mekteplerinden Akşam dersin de “EVVELA” dedi, koroya uydu Teslim odu “İSLAM” a anlamını bilmeden Farzı öğrendi, sünneti öğrendi velhasıl dinini öğrendi Kur’anı öğrendi, dört elif miktarı çekti uzun uzun Sesi güzel di, makam güzeldi, her şey güzeldi Ezberletildi Kur’an kalbe indirilmeden Bir zamanlar kumral bir çocuk vardı Büyüdü, sekiz yaşına geldi Öğrendikleriyle bütündü İlk okuluna gönderildi, siyah önlük beyaz yakalık Siyah bezden askılı iki gözlü bir çantayı annesi geçirdi başından Bir gözünde defter kalem, bir gözünde yarım bazlama Dikmeceyi aştı, okuluna ulaştı, sular içti, yol izbelerinden İlk harfleri gördü, A-B-C diye okumaya başladı Daha küçüktü, ürkekti, önüne çıkan köpekleri taşlardı Dönerdi evine, küle gömerdi, patatesleri haşlardı Bir zamanlar kumral bir çocuk vardı Kısa zamanda ilk o öğrendi, okumayı sınıfında Sevinçle ilk o aldı, hediyesini öğretmeninden Önce Cin Ali, Sonra; Kemalettin TUĞCU serisinden Koştu, yürüdü, okul çıkışı patates tarlasına Öğrendim dedi, haykırdı sevincini, anne ve babsına Önce çizgilerini gösterdi, A dedi B dedi O kumral çocuk, o gün, bütün sevincini haykırdı O kumral çocuk dokundu yaşama, yaşam ona dokundu Aksi idi yaramazdı, öyle söylerdi bilmeyenler Neydi acaba; onu yaramaz yapan nedenler Bin dokuyüz yetmiş altı İlk okuduğu roman “Denizci Hasan” dı Etkilenmişti, günlerce düşünmüştü, acımıştı Hasan‘a Hiç unutmadı o denizde geçen fırtınayı Ve fırtınadan sonraki ayağa kalkan Hasan’ı Mevsimler geçti üstünden, kışları yaz oldu Yaz ayları kışa dönse de; Hasan’ı hatırladı, mücadelesini hatırladı Onaltı yaşında, Çoruh nehrine yuvarlandı kurtuldu Bir inşaatı göçürdü Antalya’da’ kaçtı, kurtuldu Üçüncü kattan düştü, kolu bacağı kırıldı, kurtuldu Kaç kez döndü uçurum kenarlarından Her düşüşte, yeniden ayağa kalktı, kurtuldu Devlet oldu, Vatan oldu, Bayrak oldu Lakin artık yoruldu, pes dedi hayata, teslim oldu Bir zamanlar kumral bir çocuk vardı Şimdi, içi karamış düğümleri çözmekten Ve, içine dokunan acılardan, rengi bozulmuş Hiç bir şey duymak istemiyor Hiçbir şey görmek istemiyor... Bilir misin sen ey kumral çocuk!!! İnsana en büyük kötülük, kendi türünden gelir İçinde öldürdüğün çocuk sesleniyor sana Herkese yetiştin, fakat kendine geç kaldın O gün sana bahsettiğim korkudan geliyorsun sen Son kez dokunacaksan dokun yaşama Lakin hiç bir şey değişmeyecek Hadi kumral çocuk Daha fazla kendini yorma İyi halden tahliye et kendini Hadi, kalk gidelim... Ne dersin? Sınıfını geçtin sen… Ekrem SAYGI 13.08.2017 Şırnak |