VEDA
Sizin bütün yollarınız yüreğinden geçerdi onun
Her üzüldüğünüz de acırdı sol yanında oluşan izler İşte son adımlarınız, son tekmeyi vurdu incindi yüreği Bir veda saldı sol yanından, olsun dedi kendine acınarak Uzak diyarlardaki mezarına yürüdü, elini sallayarak Yazık oldu, yazık ettiniz? Anlamadınız, anlayamadınız Yüreği kanarken tebessümler salardı etrafına Olmadı, beceremedi, bir türlü evcilleştiremedi sevdalarını Gecikmiş bir akşam vakti, sükutun nabzını dinleyerek Elleri düştü, kolları düştü, dermanı düştü, düştü yollara göz yaşını silerek Dokundu anacığının göz yaşları yüreğine, kilim gibi dokundu Sabır diledi büzülmüş dudağından, mırıldanarak dualar okundu Çatladı taş gibi yüreği, bölündü ikiye, tam orta yerinden Yarısını bıraktı, yarısını aldı, yürüdü, yolcu yolunda gerek Yola düştü, gecikmiş bir akşam vakti, sükutun nabzını dinleyerek… Düştü yollara, dilinde kahır, yüreğinde kahır, yürüdü ağır, ağır Belki de dönüşü olmayan bir yol dedi, söylendi hep kahır, hep kahır Geri sayımdadır yıllar, sona gelir ağır, ağır Yürüdü, gitti, size en iyi dileklerini dileyerek Yola düştü, gecikmiş bir akşam vakti, sükutun nabzını dinleyerek... Ekrem SAYGI 07.08.2017 Ankara |