1
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1326
Okunma
Mehmet Sağlam;
Merhabalar Mecit Bey, şiirinizin hakkını teslim etmeli okuyan herkes. Bu konu ile ilgili yazılan şiirler arasında ilk sıralarda yer alması gereken bir şiir olmuş şiiriniz hem ahenk hem de anlam olarak. Aruzu başarılı biçimde kullanmışsınız bu açıdan da bir teşekkürü hak ediyorsunuz. Mehmet Akif’in şiirlerindeki gibi bir söyleyiş var şiirinizde, gayet güzel. Ahenk yönünden güzel olduğu kadar, belki daha da fazla, anlam olarak da güzel bir şiir kaleme almışsınız. Bazı beyitler oldukça etkili bir söyleyişle beraber içerik olarak da başarılı: İz bırakmaz zannederdim kalbe kasvet her belâ
Yandı heyhât, yandı sînem, sanki dersin Kerbelâ
Bir hayalken Nesl-i Âsım kaybolurken her umut
Gür sesinden göçtü birden şems önünden son bulut
Ahdimiz var söz ezelden bilmeyen çok; arz olur
Cenge dâvet varsa şâyet, Türk’e destan farz olur... vb.
Hoşgörünüze sığınarak acizane bir öneri de bulunabilirim yine de: Birinci beyitteki "ırkım" ve "Hak" sözcükleri üzerine düşünebilirsiniz. Her ne kadar sizin kastınızın öyle oladığını bilmekle, düşünmekle beraber ırk sözcüğü şiirin hem bu bölümüne hem de geneline anlam olarak pek uygun düşmemiş sanki. "halkım" denilebilir mi?
İkinci dizede de derde düçar kılan Hak’ mış gibi bir anlam çıkıyor burdan. Burada da Hak sözcüğü yerine bak sözcüğü düşünülebilir. ( Bunlar sadece bir öneri Mecit Bey, şiirinizle ilgili tasarruf sizindir elbette) Kaleminize, yüreğinize sağlık. Tebrik ederim, Selam ile...
Erhan Çamurcu;
Mecit Bey merhaba efendim. Hece ölçüsüyle kaleme aldığınız daha önceki güçlü şiirlerinizin ardından bu kusursuz aruz mest etti desem yeridir. Derdi demlenmiş bir şiir. Girizgah olarak eklediğiniz ilk beyitte ikinci dizede "dal kesen el taş atan" ifadesinde söyleyiş zorlanıyor sanki. Son beyit ise şiirin şaha kalktığı beyit olmuş.
Tebrik ediyorum efendim. Selametle
Mesut Duran;
Mecit Bey maşallah diyorum. Nitelikli hece şiirlerinizi ilgiyle takip ediyordum, aruzdaki başarınız üstüne tuz biber oldu. Bazen bir müzik duyarsınız, öyle bir tınısı vardır ki sözleri bile çok ehemmiyet arz etmez ve sadece müziği dinlersiniz. Bu şiirde sadece ritmiyle bile başlı başına kendini okutan bir şiir. Hiçbir tefile kelimeyi bölmemiş, maharet isteyen bir kullanım. Kaldı ki şekil ve muhteva bütünlüğü de gayet güzel. Tebrik ediyorum. Selamlar.
Şiirdiller AKADEMİSİ ve Şiirdiller LOBİ Atölyesi’nden.
Kim bilir kaç imtihandan çıktı ırkım alnı ak
"Bitti" derken son musîbet derde dûçâr kıldı Hakk
İz bırakmaz zannederdim kalbe kasvet her belâ
Yandı heyhât, yandı sînem, sanki dersin Kerbelâ
Hem basîret dersi verdik, hem bakarken kördü göz
Sözde kardeş bildiğinden çok ihânet gördü göz
Mûteber bir kul sanırken, pîri fânî bir beden
Yen içinden yivli hançer, haçtı sarkan cübbeden
Bakmadan hiç rûz-i mahşer, fasl-ı ukbâ kısmına
Secde etmek pek hazin şey kutlu kavmin hasmına.
Sûretinden iz ararken bunca yıldır lâinin
Sezdi millet, maskesinden, bed sesinden, hâinin
Saldırırken her cenahtan iplerinden kurtulan
Garba bayram oldu hüznüm, cân evimden yırtılan
Kan yağarken gökyüzünden, kin kusarken top, tüfek
Kim bilir kaç anne eşsiz, şimdi öksüz, kaç bebek
Sendelerken bombalardan, silkelerken zelzele
Yek vücut hem tek yürektik! Belki ilk kez; el ele!
Bir hayalken Nesl-i Âsım, kaybolurken her umut
Gür sesinden göçtü birden, şems önünden, son bulut
Ülkümüz bir, türkümüz bir, bir yürekten şarkımız
Aynı dâvâ, birdi düşman; yoktu artık farkımız
Bir taraftan tanka taşlar, bir taraftan secdemiz
Tan doğarken dindi feryâd, indi kâbus perdemiz
Her saat bir yıldı sandık; hiç tükenmez, çok uzun
Bolca ibret dersi aldık onbeşinden Temmuz’un
Garba sorsan, yoktu eksik, tüm hazırlık tam idi
Gün batarken, dîdesinden damlayan hüzzam idi
Âh çekerken intizârdan ecnebînin bestesi
Tamdı çoktan, kayd-ı Firdevs, nesl-i Kâbil listesi
Ayrılıktan muzdaripken can sıkarken her gedik
Şerri gördük silkelendik, bir ağızdan dur dedik
Yaklaşırken her delikten zehri âfet engerek
İntihardır zevke dalmak, hem haramdır her döşek
Yerle yeksân olsa gülzâr, yansa Yurdum eskaza
Kavm-i Türk çün şan, şereftir, ceng-i ekber, her gazâ
Biz ki en son kal’a - burcuz, Hakk’ka tâbî öncü iz
Türk’ü bekler puslu dağlar, şer tuzaklar, sığ deniz
Ahdimiz var, söz ezelden; bilmeyen çok; arz olur
Cenge dâvet varsa şâyet, Türk’e destan farz olur...
Mecit AKTÜRK
Fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilâtün / fâ’ilün