NedametNedamet Son bir mektup yazmıştı bana mektubun yarısında mürekkebi bitmiş olmalı ki kaleminin maviyle başladığını kırmızıyla bitirmişti nereden bilebilirdim içimi dağlayacağını o bana her zaman renkli mektuplar yazardı kiminin ucu yanık -kız derdim erkekler böyle mektuplar yazar güler geçerdi bazı da ruj lekesi olurdu zarfın üstünde Allah bilir yapıştırmak için zarfı pulunu yapıştırırken izi kalırdı dudaklarının içimde bir yeşil ümit vardı bir filizi yeşil ümit gönlümün gümrah toprağında yeşeriyordu neşeyle dönecekti galiba o da benim en çok mektuplarımdan etkilenmişti aylarca peşinden koşmuştum ağzım iyi laf yapardı sonunda evlendik bir de kızımız oldu adını kader koyalım dedim de - olmaz dedi neşeli bir şey olsun sonra neşede karar kıldık bir gün ne oldu ne yaptım da bimem küsüp gitti o günden sonra hep mektuplarımda dön diye yalvardım dönecekti galiba dön çocuğumun annesi! evimin eşiğimin bereketi neşemizin annesi dön sensiz çıplak gibiyim dışarı çıkamıyorum utanıyorum herkes nasıl bakıyor bir bilsen asıyorlar dar ağacına gözleriyle boynum kıldan ince gel aydınlat buraları gülüşünle aşkla yamıyorum yaralarımı bir tutam da sen katıyorum tadı tuzu yerinde olsun diye bazen şüpheye düşüyorum ben kendimi mi seviyorum diye anladım sonunda ben kendimi sende seviyorum seni benden çıkar geriye ne kalır beş para etmez bir adam senin sabahlığına sarılıp gözyaşı döküyorum bir yol bulsa gelse yanına İstanbul’a taşırır Marmara’yı bak bu ay balayı ayı yıldönümü evliliğimizin şıpıdık terliklerinle bakışıyoruz o da sessiz ve hüzünkar dön odamın güneşi dön bu garip adamın eşi kim demiş ki bekarlık güzel felek bir tokatladı mı ardarda vuruyor senin sevgililer günü hediyeni kaybettim nereden bilebilirdim senin de o gün öleceğini 14/Mart/2010/pazar Yüksel Nimet Apel |