ÖLÜ KENT...
En çetin savaşımız burada geçti bizim
Bilinmez kaç maktulü saklıyor bu ölü kent Nice düşün cesedi burda düş/tü azizim Sağ mıdır değil midir yokluyor bu ölü kent Nice gönül burada çıktı aşk divanına Yürüdü cesaretle bakmadan ziyanına Kaç sevdayı kanattı kaç yüreğin kanına Girdi lâkin suçunu aklıyor bu ölü kent Surunda serzenişi yankılanır âhların Ah-u zârı incedir yaşanan eyvahların Karanlık örtüsüyle doğmamış günahların Vebâlini sırtına yüklüyor bu ölü kent Çekilince sokaktan akşamın en son sesi Karla kaplı dağların her yere çöker sisi Zannedersin zamanın esir düşer nefesi Her kıyım havasını kokluyor bu ölü kent Sokaklarda egemen olurken hep gecesi Yitik olur düşlerin dudakta son hecesi Belki de fecre kadar sır olur bilmecesi Çözsen de yenisini ekliyor bu ölü kent Usulca eteğinden çekilirken siyahı Ya galip ya da mağlup karşılarsın sabahı Canlanır da umudun bir perdede segâhı Doğarım belki diye bekliyor bu ölü kent İsa KOCAGÜL |