ben çağırdım sen geldin
ben gösterdim sen gittin
aşkla yan sen de bir kandil gibi ey gönül
yan ki
yağmur yüklü bulutlar gibi
sağanak sağanak yağsın
seni sırılsıklam ıslatsın düşen ateş damlaları


sevmek bir sır
büyüsüne kapılsın sonsuzluk





*



sevmek bir cevhermiş meğer
asıl bir gerçekmiş alnımdaki çizgilerin rotası
umurumda değil yolların uzunluğu
hiçbir şeyle saklambaç oynamaya niyetim yok
hayaller de çok ısı birikmiş
aydınlanıyor kış masalları
ısınıyor anılar
sokak sokak yürüyorum
vesselam düşüncelere dalmış , dalgın...



gün vardır bin yıldan uzun
bir yıl vardır içimde bir günden kısa



*



bir umman ki uğuldar içimde
yürürüm bir derin sevginin kadim koridorlarında
kaybettiğim dünyanın ayak izlerinde
bir rüya görürüm ruhumun ülkesinde
düşlerin parlak güneşlere döndüğü şehirlerden
altın çağlardan uykular saçarım
mucizeler gösterir ninnilerim


cennet bulutları ışığını taşırır
latif buhranlar sızar içimden




*

aşklar yaşamaya yazılı adım
başlar derinleşen uçlara sonsuzluk yürüyüşü
başlar halden hale en sarsıcı sesleniş
uzaklaşır en çarpıcı vakit
parlayan ışıklar vurur secdeye
güneş yanar ben yanarım


yangınlar ciğerimin üzerine serpilir
soluk almakta zorlanırım




*


tenhalarda demlenir ayrılığın öyküsü
kum tanesi kadar küçük
nisan yağmuru kadar bol
sessiz ışıklar sızar gölgeli bulutların arasından
hicranlı gecelerin ucundan fecir
cennet kokulu baharların sokak başlarına
duvar diplerine gizlice


huşu içinde bir zirve hali bu
bir anın bir asra bedel olduğu



*


şuurumun ışığı düşür toprağa
nice hayaller kurulur nice rüyalar görülür
her bir yandan eser rüzgar
her bir cihetten ateşimi söndürür
adeta köpürür ezeli sevdalar
büyülü muhteşemlikler efsunlu ırmaklar
içimde yağmur tanecikleri



ateşler içinde düğüm düğüm
parlak gökyüzü güneş renginde
içimde çılgınlıklar

*

redfer