Düşe KalkaBilmem nasip hangi ilde kader bir harita elde dolaşırım belde belde yaşıyorum düşe kalka. Gönlüm ambar, elim kasa varı yoğu etmem tasa menzil uzak ömür kısa koşuyorum düşe kalka. Mevlâ’yı leyl ve naharda zikrettim soğukta harda ırmak gibi ilkbaharda coşuyorum düşe kalka. Kimin salak, kimin solak Hak söze vermişem kulak başım yolak, elim çolak kaşıyorum düşe kalka. Nefsimle ettiğim bu harp kâh vurur kâh yerim bir darp dağlar yüce kayalar sarp aşıyorum düşe kalka. Tâkat bitti, sesim boğuk garibin yuvası koğuk gündüz serin gece soğuk üşüyorum düşe kalka. Yetmiş üç yıl geçti dolu desin bir Allah’ın kulu nasıl katettin bu yolu şaşıyorum düşe kalka. Bu dünyanın tamahını bir ömrün ah-u vahını bunca suç ve günâhını taşıyorum düşe kalka. Yollar bitmez yolcu bıkar yavrular burnunda kokar gurbet ateşi pek yakar pişiyorum düşe kalka. Ademoğlu hazar ister Mevlâsından nazar ister garip göçmüş mezar ister eşiyorum düşe kalka. İdris ESEN, Erenköy, Eylül, 2014 |