KATRE'İ MATEMkatre’i matem sızar inceden inceye geceyi zehr günü kahr eyler ne ki bu katre’i matem hangi uğursuz zamandan gelip bu lal ömre akıtır zehrini küf kokan nüshaları solutur durur anlıyorum alıp başını gitmekmiş kahr’ı zamandan vuslatı kör bir bıçak gibi saplayıp en derine ne mertçe olur namerde cömertçedir acının hazzı öyledir yakışan gidene toz toprak çamur içinde iflah olmaz bir günahkar gibi kıbleyi şaşmış secdeye varmaz anlı katre’i matem eserken ılık ılık bahar demi nasıl sormayın yağlı ilmeğe dolanan son nefesi ipten çektim hıçkırıklar birer birer düğümlenirken ağız dolusu gülüşleri kutsal bir armağan diye sundum nasıl sormayın bahardı badem çiçeklerine vuruldum apansız katre’matem damlarken hece hece mısra olup akmaya dar ağacına mı gitmişim gülümseyerek değil vallahi değil aşk ağacına gittim hayata kök salmaya dar ağacına çarptım aşk sebep uçuruma mı atlamışım koşar adımlarla değil vallahi değil sevdaya koştum uçarcasına kanatlanıp uçurumdan düştüm aşk sebep katre’i matem bakarken vakur vakur en zirvesinden yaşamın derler ki ruh bedene ağır gelince alıp başını gidermiş göçüklerin altından gitmek kolay efendim zor olan şu bileklerinden can damarlarından kesilen yaşamda sızan kanla yaşmak sorulursa şayet gözlerinin buğusuydu yüreğime damlayıp gölgeleyen savrulan sonbahar yapraklarını bahar dallarına kuşatan çölerimdeki vahalara erişip içimdeki sevdayı yollara salan gün değmeyecek geceye ışık hüzmeleri dağıtan demet demet içtim kahr’ı zehr olsa da her yudumda gözlerinden aşkı geçtim geçilmez olsa da her adımda yüreğinden yol geldim uzak olsa da kilometrelerce ırak dergahına ey aşk solumda katre’i matem...z.z.i. |