İSTANBUL
İSTANBUL
eeey gidi İstanbul! bi haller olmuş sana o endamından eser yok bugün kim bozdu yine havanı güneş bulutların arkasında gözetlerken şehrimi kasveti çökmüş üstümüze kim bilir kime dertlendin be İstanbul hangi sevdanın ahı hangi dostun ahde vefası sorgulanıyor gök kubbende okunmakta bir yerlerde dostun selası sende haklısın İstanbul bu kaçıncı şahitliğin acep yok oluşlara bulutu örterken güneşin üstüne yasa hürmeten yitirilmiş her dost acıtır canını bilirim boğazın suları bulanık rengi griye çalmış kim mavinin derdine düşer böyle bir günde aaah İstanbul! yedi tepende okunurken dosta veda hütbesi bağrı yanık maşuğa eşlik etmekte sema yağdır yağmurunu yağdır da sönsün ateşi martılar çırpmasın kanadını kuşlar gizlensin dallar arasına varsın şakımasınlar neşeyle Emirgan dan Çengelköy e her bir semtin nasibini alıyor Kadıköy sahilinde kederle dövünüyor dalgalar köpüklere karışırken iyotlu gözyaşları gözümde nem izliyorum sallanıp durmakta köprünün bir araya gelmeyen iki yakası aaah İstanbul yaktın yine canımı düşürdün gönlüme dost acısını gel de çık işin içinden ooof ki of fonda sesleniyor Ahmet Kaya bağrı yanık türküsüyle ’’kum gibi çekip gittiler’’ ben de onunla birlikte eşlik ediyorum gönlümden kayıp giden yüreklere |
....................................... Saygı ve Selamlar..