İHTİYARtenhalığa terfi etmiş kocamış sahne, gelip geçen bir kaçı olmasa iyice ıssızlığa düşecek ömrün son dem-i…. tümceden de olsa gölgeler var şimdi dilimde , Bir gölge oyunu alanı bu,soğuk repliklerimde bir nedene gebe kalmamalı her zaman yazılanlar , yazmak için yazasıda gelebilir insanın, sadece yaşlanmamak için de yaşayabiliriz,kandırabilirsek kendimizi, kimbilir, bu yüzden de yaşlanıyor olabilir, ihtiyar kelimelerimiz…. … …. gençliğin ihtiyar piyesi için, gelişi güzel kelamlar dokumalı kağıda, iplik iplik işlemeli bir perdeyi, ki gün gelir açılır son perde, ki gün geldi açıldı son perde … … kar beyazın istilası altında, bir başı var ihtiyarın, titrek bir peşrev çıkıveriyor leb-i deryasından , peşrev, sıkışıyor sahnenin gıcırdayan basamakların aralığına… ve yitip gidiyor o da, tıpkı giden dünler gibi. … …. ihtiyar, göz kapaklarını açmak istiyor herkes girsin diye içeri, ama pas içinde kasları, tutmuyor ki kepenkleri… göğüs kafesinden bir sela kuşu diriliyor ihtiyarın, elini cebine atıyor, bir mercek çıkarıyor, merceği yaklaştıryor gözlerine, gözler büyüyor… mercek yakınlaşıyor gözler daha da büyüyor ve işte o ara, izleyiciler sahnenin değil büyütülmüş gözlerin karanlık çukuruna panik bir halde yol alıyor… ihtiyari bir ses, “panik yapmayın sayın kandili elinde hayırsever yolcularım, terk-i diyar olacak birazdan bedenim, selanın musikisine kaptırın kendinizi lütfen, lütfen, biraz tevekkül edin yaşlılığıma…..” diyor, ve ortalık yahut ortalıktakiler sesziliğe gömülüyor. o ara ,bir yağmurcuk terk ediyor gözü, terk ediliş anı, kandilin lavıyla yaldızlı hal alıyor… bu eşi benzeri daha önce görülmemiş parlak cenaze ayininde, görmemiş kimi yolcular özçekimi geçiriyorlar içlerinden…. …. …… ihtiyarın gözü doluyor ,doluyor ve patlıyor bir bomba gibi, yağmur yol alıyor göz çukuruna, yağmurcuklar şarapnel olup saplanıyor ıslanmış yolculara, durmuyor yağmur , ıslaklıklar yol alıyor loş çukurlarda…. ….. …… Yine o ihtiyari ses, siz daha iyi bilirsiniz sayın yolcular, nedeni çok olanın nedeni yoklarını.. mesela gözün patlamasının nedeni hangi bir yağmur damlasıydı, yahut gözü patlatan yağmurun hırçınlığı nedendi arda kalan gözün terk edilişi ve ıslaklıkların nedeni, gördünüz işte, nedeni çokların bir nedeni olmuyor sanki, yoruluyor ihtiyar, Bir tuhaf dinginlik sarıyor ruhunu, Ruhuna okuduğu efsuni cümleler tamamen soldu, ……. SOLDU… ….. …… SOLDU, VE soluk alış verişleri dondu… sağnaktan kaçıyor ıslananlar, çimen kokuyor artık azrail, yakalanmak istemiyorlar, ama kime kapanıyor yine son perde, gölgeler de nedir oyun nerde, boşluğa kapılıyorlar Azrail bitiveriyor bir an da, tüm gölgeler azrailin rüzgarından savruluyor son bir gayretle çıkıyorlar ihtiyarın bedeninden, ….. MUTLAK SON, İHTİYAR ŞEHADET EDİYOR SON DEFA KENDİSİNE, YA İLAHE, HER YER KARANLIK, İLLALAH YİNE AMA BU HAKSIZLIK, ah….gözümün bebeği, kundağın yine ıslak, son demde beyhudeymiş ağlamak , nafileymiş bakışımla seni sarıp kundaklamak YA İLAHE, HER YER KARANLIK, İLLALAH YİNE AMA BU HAKSIZLIK |