LAL
his dilinin lal, dilin hissettiklerinin isyan diyarına.
Bir göz, yuvasının çeperi kadar görebilir. Çeperi dışındaki her alan kör noktadır herkes için. Sırtını dönmekle kör olmak arasında ne fark var ARKADAŞ, . Geçmişin muhasebesinde, dönüp bakamıyorsak ardımıza, kör karanlıkta kalmışızdır bugünün arenasında… Bu durum karşısında en tuhaf serzeniş; "gözü çıksın kör talih, yaptın yine yapacağını" demek olabilir. Oysa ki Uçsuz bucaksız karanlık ta, talihin bir kabahati yok, sadece öğren(t) ilmiş bir şüpheli yahut sanıklıktan ibarettir talihin zamirselliği. Kör olmak hayatı idame etmeye engel değil elbette, bulaşıcı olduğunu varsaymazsak. Varsayarsak eğer, işte o an bir tutulma başlanır dil de. Susmakta arkasını dönmektir konuşmaya. Kör karanlık içinde aranan yahut aranmayan ama hiçbir zaman bulunamayan, bulunsa dahi kör düğümle bağlanmış cümle kelamdan dolayı dilin tutulduğu an o andır işte. bir ay yahut güneş tutulması gibi, heyecanlı değildir dil tutulması... Heyhat ki heyhat… Akıl ve dilin arasına âma bir göz girince yaşanan ızdırabi his. Sonrasınımı soruyorsun arkadaş? Sonrası ÖLÜ toprak, YİTİK ülke,KANREVAN coğrafya,ACI vatan... his dilinin lal, dilin hissettiklerinin isyan diyarıdır vesselam.. |